Page 37 - Seçmeli Psikoloji | 2.Ünite
P. 37
2. ÜNİTE
laylaştırır. Kontrol edilemeyen duygular ise isteksizlik, verimsizlik, konsantrasyon kayıpları, odaklanamama, algı
bozuklukları gibi sorunlar yaratarak kişinin güdülenmesini dolayısıyla da performansını olumsuz etkiler. Örneğin
aşırı kaygı öğrenmeyi zorlaştırır.
2.19. DUYGULARIN DAVRANIŞLARA ETKİSİ
Duygular davranışları etkiler ve şekillendirir. Bir dav-
ranışın anlaşılması büyük ölçüde o davranışa neden
olan duyguların bilinmesi ile mümkündür. Örneğin
“dersi dinlememe” davranışına neden olan duyguları
bilmeden bu davranışı anlamak ve bu sorunu çözmek
zordur.
Duyguları anlamak, duyguların ifade ediliş biçimi-
ne bağlıdır. İnsan yüz yüze kurduğu ilişkilerde sözler,
ses tonu ve beden dili ile duygularını ifade eder. Diğer
insanlar da sözlerden, mimiklerden, ses tonundan ve
beden hareketlerinden kişinin duygularını anlamaya
çalışır. İnsan vücudunda duyguları sözsüz olarak en iyi
ifade eden bölüm yüz ve gözlerdir. Neşe, öfke, korku,
şaşkınlık vb. duygular yüze ve gözlere yansır (Görsel
2.75).
Duyguların ifadesinde sözlü ve sözsüz iletişim bir
bütündür. Sözel olarak çok mutlu olduğunu söyleyen
birinin beden dili bu duyguyu yansıtmıyorsa onun mut- Görsel 2.75: Duygulari anlatan yüz ifadeleri
lu olduğu düşünülmez. Kızmadığını söyleyen birinin ses
tonu gerçekten size kızıp kızmadığını anlamanızı sağlar.
Duyguların sözel ifadesi özneldir. Sözel ifadelerde birey gerçek duygularını karşı tarafa yansıtmayabilir ya da
aslında hissettiği duyguların tam tersini söyleyebilir ancak beden dili, saklanan bu duygu ve düşünceleri büyük
ölçüde yansıtır. Yüz ifadeleri ve gözler dışında baş hareketleri, jestler, beden duruşu bireyin duygularını ele verir.
Bu yüzden beden dili duyguların ifadesinde ve anlaşılmasında önemlidir.
Toplumsal yaşamda hissedilen her duygunun özellikle de olumsuz duyguların, sözlü ya da sözsüz olarak ifade
edilmesi hoş karşılanmaz. O gün misafir kabul etmek istemeyen ev sahibi gelen misafirlerini yine de gülümseyerek
karşılar. Yaşamın ilk yıllarında duyguların kontrollü ifadesi pek mümkün olmaz. Çocuk duygularını içinden geldiği
gibi sözlü ya da sözsüz ifade eder.
Aile ve toplumsal çevrenin etkisiyle sosyalleşerek hangi durumda nasıl davranması gerektiğini öğrenen birey,
duygularını kontrol etmeyi zaman içinde çeşitli deneyimlerin yardımıyla öğrenir. Ortamdan uzaklaşmak, derin
nefes almak, çok sevdiği biriyle konuşmak, egzersiz yapmak, müzik dinlemek, yürüyüş yapmak gibi kişiye özel
yöntemler olumsuz duyguların kontrolüne yardımcı olur.
Duygu çok yoğun yaşandığında duygunun neden olduğu davranışı değiştirmek zor olur. Örneğin uçağa bin-
mekten korkan birine aslında uçağın en güvenilir araç olduğunu söylemek onun bu korkusunu geçirmez. Korku
duygusu bu kadar yoğunken insan, mantığıyla hareket edip duygusunu kontrol altına alamaz.
Ruhsal ve bedensel rahatsızlıkların birçok nedeni vardır. Bu nedenlerden biri de kontrol edilemeyen yoğun
duygulardır. Örneğin kontrol edilemeyen üzüntü duygusu şiddetli depresyona, korku duygusu panik atağa neden
olabilir. Yoğun duygular bazen kronik baş ağrısı, mide ve bağırsak sorunları gibi fizyolojik rahatsızlıkları da tetikler.
Kendi duygularını tanıyan, anlamlandıran, irdeleyen ve kabullenen insan duygularını istenilen yönde değiştirip
kontrol edebilir ancak duyguların aynı zamanda işlevsel olduğu da unutulmamalıdır. Örneğin üzerine doğru ge-
len bir arabadan korkması insanın kaçma tepkisi vermesine neden olur. Yani korku duygusu, insanı tehlikelerden
koruma ve insanın hayatta kalmasını sağlama işlevine de sahiptir. Duygu kontrolü, duyguların bastırılması ya da
saklanması anlamına gelmez.
Kısaca duygu kontrolü duyguların doğru zamanda, doğru kişiye, doğru biçimde, doğru gerekçeyle ve doğru
düzeyde gösterilmesi olarak özetlenebilir.
PSİKOLOJİNİN TEMEL SÜREÇLERİ 69