Page 7 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | 1.Ünite
P. 7
GİRİŞ
Hazırlık
1. Din ile edebiyat arasında nasıl bir ilişki olduğunu düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi sözlü olarak
ifade ediniz.
2. Dinî içerikli bir edebî metin yazmak isteseniz hangi edebî türü tercih edersiniz? Niçin?
DİN-EDEBİYAT İLİŞKİSİ
(…)
Edebiyat açısından dinin tarifini yapmak güçtür. Ancak şu var ki; din, bireyi mukaddes duygu, or-
tak şuur ve vicdan etrafında birleştirir. Bunu da büyük oranda sözün büyülü gücünden yararlanarak
yapar. Her şeyden önce, her dinin bir kutsal metni vardır. Kutsal metin, bir yandan okuyana dinin
temel ilkelerini öğretirken, öte yandan da onu metafizik gerçeklikle buluşturur. Böylece dindar kişi,
kutsal kitabı okurken edebî bir bilince ve dil zevkine de ulaşır. Ulaşılan bu bilinç ve dil zevki sanatın
merkezinde yer alan estetik duyguyu ifade eder. Din, metafizik problemlere getirdiği çözümler, ha-
yata yüklediği anlam, varlık, bilgi ve ahlak anlayışıyla estetik duyguyu besleyen en önemli kaynaktır.
Din ve edebiyat ilişkisi, edebiyat bilimcilerinin ve eleştirmenlerinin üzerinde durduğu konulardan
birisidir. Bilindiği gibi, edebiyat, insana ait bir duyguyu, düşünceyi, haya-
Bilginiz Olsun li, yorumları, tutumları, gözlemleri dilin imkânlarıyla en güzel şekilde an-
latma sanatıdır. Diğer bir ifadeyle edebiyat, duygu, düşünce ve hayallerin
Dinî hayat, edebî dönem-
heyecan, hayranlık ve estetik zevk uyandıracak şekilde ifade edilmesidir.
leri belirleyen etkenlerden
Bu sanat, bir dönemin, bir toplumun hissiyatını, inançlarını, irfanını, bilgi-
biridir. Edebiyatın dinî
lerini, algılarını, kavrayışını ve estetik dünyasını yansıtan ayna konumun-
hayata, dinî hayatın da
dadır (Orhan Okay, “Edebiyat”, İstanbul, 1984, ss. 395-397).
edebiyata ve dile etkisi
(…)
vardır.
İslamlaşmayla birlikte edebiyat ve din ilişkisi daha zengin bir mahiyet
kazanmıştır. Nitekim Türkler, İslamlaşma sürecinde tabii bir kültür deği-
şimi yaşamış, yeni bir estetik anlayış içerisinde kendilerini bulmuşlardır. Bu estetik anlayış, dünya
görüşünde, yaratılış telakkîsinde hayat ve varlık tasavvurunda kendini göstermiştir. Bütün bunlar,
içine girilen yeni dil havzası içerisinde yeni edebî eserlerin hayat bulmasını sağlamıştır.
(...)
Bilal KEMİKLİ, Türk-İslam Edebiyatı
17