Page 36 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | 2.Ünite
P. 36

2.  ÜNİTE






                                                       6   METİN

                    Hazırlık
                   1.   “Göz görmeyince gönül katlanır.” sözüyle ilgili düşüncelerinizi paylaşınız.

                   2.  Bir edebî metne başlık seçerken nelere dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?



                     YÜKSEK ÖKÇELER


























                     Hatice Hanım, çok genç yaşta dul kalmış zengin bir hanımcağızdı.
                         (…)
                     Başlıca merakı temizlikle namusluluktu. Göztepe’deki köşkünü hizmetçi Eleni ve evlatlığı Gülter
                  ile her sabah beraber temizler, aşçısı Mehmet’i her gün tıraş ettirir, zavallı Bolulu oğlanı tepeden tırna-
                  ğa kadar beyazlar giymek zorunda bırakırdı. Eleni de, Gülter de son derece namusluydular.
                     Kileri kitlemezdi. Paraları meydanda dururdu. Hele Mehmet’in namusuna diyecek yoktu. Konu-
                  şurken gözlerini kaldırıp insanın yüzüne bile bakmazdı. Hatice Hanım, köşkten hiçbir yere çıkmadığı
                  için işi gücü adamlarını denetlemekti. Sürekli odaları dolaşır, tavan arasına çıkar, mutfağa inerdi.
                  Derdi ki:
                                             – Benim gibi olun! Ben kimseyle görüşüyor muyum? Sakın siz de kom-
                    Bilginiz Olsun        şuların hizmetçileriyle, uşaklarıyla konuşmayın.
                 Millî Edebiyat Dönemi       (...)
                 sanatçısı Ömer Seyfettin’e   Mehmet bile bu nasihati noktası noktasına tutmuştu. Arka bahçedeki
                 ait olan bu eser dönemin   mutfağına değil misafir, hemşeri filan, hatta yabancı bir kedi bile girmiyor-
                 sosyal, kültürel yaşamın-  du. Hatice Hanım, belki günde on defa iner, onu yapayalnız tenceresinin
                 dan izler taşımaktadır.   başında bulurdu.
                                             Hatice  Hanım’ın  temizlik,  namus  merakından  başka  bir  de  yüksek
                                          ökçe merakı vardı. Güzeldi, tombuldu, cıvıl cıvıl bir şeydi. Fakat boyu çok
                                          kısa olduğu için evin içinde de bir karışa yakın ökçeli ayakkabılar, terlikler
                  giyerdi. Sanki bir cambaza dönmüştü. Bu yüksek ökçelerle merdivenleri takır takır bir hamlede iner,
                  ayağı burkulmadan bir aşağı, bir yukarı koşar dururdu. Sonunda bir baş dönmesi geldi. Çağırdığı
                  doktor ilaç filan vermedi.
                         – Bütün rahatsızlığınıza sebep bu ökçelerdir; hanımefendi, dedi. Onları çıkarın. Rahat yün-
                  den, yumuşak bir terlik giyin. Hiçbir şeyiniz kalmaz.
                         Hatice Hanım, doktorun tavsiye ettiği bu yünden terlikleri aldırdı. Gerçekten rahattı. İki gün
                  içinde başının dönmesi filan geçti. Dizlerinde, baldırlarında sızı kalmadı. Fakat böyle, tam vücudu




           68
   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41