Page 37 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | 2.Ünite
P. 37
HİKÂYE
rahat ettiği sırada, ruhu derin bir azap duydu.
Dokuz yıllık adamlarının iki gün içinde birden ahlâkları bozulmuştu. Eleni’yi kendi diş fırçasıyla
ağzını yıkarken, Gülter’i, kilerde reçel kavanozunu boşaltırken görmüştü. Mehmet’i, et günü olmadığı
hâlde, bol bir sahan külbastıyı yerken yakaladı.
– Ne oldu bunlara ya Rabbim? Ne oldu, diyordu.
Bir hafta içinde adamlarının on beşten fazla hırsızlığını, yolsuzluğunu yakaladı. Hele Mehmet’i,
komşu Paşa’nın askerleriyle koca bir kazan pirinç pilavını atıştırırken görünce öfkesinden ne yapacağını
şaşırdı. O gün her tarafı kilitledi:
Bakalım şimdi ne çalacaklar, dedi.
Gerçekten de çalınacak hiçbir şey kalmamıştı. Ertesi gün biraz geç kalktı. Aşağıya indi. Gülter ile
Eleni meydanda yoktu. Yürüdü, mutfağa doğru gitti.
(...)
Mehmet diyordu ki…
– Ülen Gülter, artık sen şeker filan getirmiyon?
Gülter:
Her taraf kitli, ne yapayım, diyordu.
Mehmet, garip bir şapırtı içinde Eleni’ye de,
– Ülen, gece niçin gelmiyon? Sana helva yapıp saklıyom, diye soruyor, Eleni,
– Yakalanacağız vire! Sonra Hanım bizi kovacak, diye çırpınıyordu.
Aralarında çıtır pıtır bir sohbet başladı.
Hatice Hanım, gözünü açmıyor, yüreği çarparak merakla dinliyordu.
Gülter,
– Ah o terlikler, dedi. Her işimizi bozdu. Hanım’ın geldiği artık hiç duyulmuyor. Ne yapsak yaka-
lanıyoruz. Eskiden ne iyiydi. Yüksek ökçelerin takırtısından evin en üst katında kımıldadığını duyardık.
Sohbet uzadıkça kendi göremediği başka rezilliklerin ayrıntılı hikâyelerini duyuyordu. Dayana-
madı. Gözlerini açarak
– Sizi alçak, hırsız, namussuzlar. Defolun şimdi evimden, dedi.
……………………
Bu dokuz yıllık hizmetçilerini hemen kapı dışarı etti.
Aşçı, işçi artık eve ne kadar adam aldıysa hepsi arsız, hırsız, yüzsüz, namussuz çıkıyordu. Tam
iki yıl adamakıllı birine rast gelmedi. Malı, mülkü varken hiçbir sıkıntısı yokken bu hizmetçi meselesi yü-
zünden zayıflıyor, sararıp soluyordu.
Baktı olmayacak! Yine yüksek ökçeli iskarpinlerini giydi. Hizmetçilerinin hırsızlıklarını, uğursuz-
luklarını, namussuzluklarını göremez oldu.
“Benzine kan geldi. Gerçi yine başı dönmeye başlamıştı.” Fakat sesi işitilmeyen ökçesiz terlik giy-
direceğini düşünerek doktora kendini göstermiyor:
– Hiç olmazsa şimdi yüreğim rahat ya, diyordu.
Ömer SEYFETTİN, Yüksek Ökçeler
METİNDE GEÇEN BAZI KELİME VE KELİME GRUPLARI
iskarpin : Ökçeli, konçsuz ayakkabı. ökçe : Ayakkabı altının topuğa rastlayan
izdivaç : Evlenme. yüksek bölümü, topuk.
kiler : Evlerde yiyecek, içecek ve erzakın sahan : Derinliği az olan kap.
saklandığı oda, ambar veya dolap.
külbastı : Közde veya ızgarada pişirilen ke-
miksiz et.
69