Page 25 - Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi 11 | 1.Ünite
P. 25
Türklerde Devlet Teşkilatı
hem sadrazam hem de Bâb-ı Âli gücünü
ve etkinliğini yitirmiş, başvekil ise padi-
şahın tam denetimi altına girmiştir.
II. Meşrutiyet Dönemi’nde merkezî
yönetimin kuruluşunda çok büyük bir
değişiklik olmamıştır. Bâb-ı Âli (Görsel
1.16) ya da hükûmetin yapısı bazı küçük
değişikliklerle olduğu gibi süregelmiş,
merkezî yönetimin işleyiş ve etkinliği II.
Abdülhamit Dönemi’ne göre önemli de-
ğişmeler göstermiştir. 1909’daki anayasa
değişikliği ile hükûmetin padişah kar-
şısındaki durumu yasal olarak güçlen-
miştir. Hükûmet bu gücünü hukuksal
gelişmelerden değil, ordu ve meclisi ele Görsel 1.16: Bâb-ı Âli (İstanbul)
geçiren İttihat ve Terakki’den almıştır.
Meşrutiyet Dönemi Fikir Akımları
Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı ve I. Meşrutiyet’in ilan edilmesinin temelinde, Osmanlı
Devleti’ni dağılmaktan kurtarma çabaları yatmaktaydı. XIX. yüzyılın ikinci yarısı ve XX. yüzyılın
başlarında, Osmanlı Devleti’nin dağılmasını engellemek için birtakım fikir akımları ortaya çık-
mıştır. Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük, Batıcılık ve Adem-i Merkeziyetçilikten oluşan bu fikir
akımları ülkeyi dağılmaktan kurtarmayı amaçlamıştır.
Osmanlıcılık
Fransız İhtilali sonrasında gelişen milliyetçilik düşüncesinin etkisiyle
ayaklanan Balkan milletlerinin Osmanlı Devleti’nden ayrılmasını önlemek
amacıyla ortaya atılan fikir akımıdır. Tanzimat Devri’nde Genç Osmanlılar
tarafından ortaya atılan bu fikre göre bütün Osmanlı vatandaşları kanun
önünde eşit olacak, hiç kimseye din, dil, ırk ve mezhep ayrımı yapılmaya-
caktı.
Bir Osmanlı kimliği oluşturmayı amaçlayan bu akım, 1876’da Kanun-i
Esasi’nin ilan edilmesiyle birlikte uygulama alanı bulsa da 1877’de baş-
layan Osmanlı-Rus Harbi sonucu gelişme sağlayamadı. Bu fikir akımı, II.
Meşrutiyet (1908) Dönemi’nde tekrar gündeme gelse de Balkan Savaşla-
rı’nın (1912) çıkması üzerine geçerliliğini yitirdi.
Bu akımın temsilcileri arasında; Ziya Paşa, Mithat Paşa, Namık Kemal
Görsel 1.17 (Görsel 1.17), Mustafa Reşit, Şinasi ve Fuat Paşa gibi devlet adamları ve
Namık KEMAL
(1840-1888) aydınlar vardı.
İslamcılık (Panislamizm)
93 Harbi’nden sonra önem kazanan bu fikre göre toplumları bir arada
tutan en önemli etken dindir. Bu anlayışın temelinde; “Bütün Müslümanlar
halifenin etrafında toplanmalı ve onunla birlikte hareket etmelidir.” görüşü
yatmaktadır. İslam birliğinin kurulması bu fikre sahip olanların en büyük
hedefiydi. İslamcılık düşüncesini savunan fikir adamları, Osmanlı Devleti’nin
kurtuluşunun ancak İslam birliğinin oluşmasıyla sağlanacağına inanıyorlardı.
II. Abdülhamit, bu fikir akımını devlet politikası hâline getirip İngiliz ve
Ruslara karşı kullanmıştır. Bu fikrin önemli temsilcileri arasında; Cema-
leddin Afganî, Mehmet Akif Ersoy (Görsel 1.18), Ahmet Hamdi Akseki, Said
Halim Paşa ve Mehmed Şemseddin gibi düşünürler vardı. Görsel 1.18
Mehmet Akif ERSOY
(1873-1936)
35