Page 132 - Uluslararası İlişkiler
P. 132
ÜNİTE
7 TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASI
2. Balkan Paktı
NATO üyeliğinin ardından Türkiye, Orta Doğu ve Balkanlarda daha aktif bir dış politika izlemeye
başladı. Ancak Türkiye’nin bölgesinde aktif bir dış politika izlemesi, Sovyetler Birliği’nin Türkiye’ye karşı
davranışlarını daha da sertleştirmişti. Sovyet Hükûmeti, 3 Kasım 1951’de verdiği bir nota ile Türkiye’yi
açıkça tehdit etmişti. Bunun üzerine Türkiye, bölgesinde yeni bir güvenlik kuşağı kurmak için harekete
geçti. 28 Şubat 1953’te Ankara’da Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan arasında bir “Dostluk ve İş Birliği
Antlaşması” imzalandı. Bu antlaşma üç devlet arasında kurulacak ittifakın ilk adımı oldu.
9 Ağustos 1954 tarihinde imzalanan antlaşma ile “Balkan Paktı” kuruldu. Antlaşmaya göre Pakt’a
üye devletlerden birine bir saldırı yapılması durumunda diğer devletlerin saldırıya karşı ortak bir sa-
vunma kurması ve üç devletin dış işleri bakanlarının katılacağı bir “Daimî Konsey” oluşturulması karar-
laştırıldı.
Balkan Paktı uzun ömürlü olmadı. Stalin’in ölümünden sonra Yugoslavya’nın Sovyetler Birliği’ne
yakınlaşması ve Türkiye ile Yunanistan arasında başlayan Kıbrıs uyuşmazlığı, Pakt’ın Haziran 1960’ta
resmen sona ermesine neden oldu.
3. Bağdat Paktı
Türkiye, Balkan Paktı’ndan sonra
Orta Doğu’da da benzer bir savunma
sisteminin kurulmasını amaçlıyordu.
Türkiye’nin çabaları sonucunda 24 Şu-
bat 1955 tarihinde Türkiye ile Irak ara-
sında “Bağdat Paktı” imzalandı. Bağdat
Paktı’na göre taraf ar arasında güvenlik
ve savunma konusunda iş birliği yapıl-
ması öngörülüyordu.
Bağdat Paktı, Arap dünyasında
büyük tepkilere yol açtı ve Türkiye’nin
Arap ülkeleriyle ilişkilerini olumsuz yön-
de etkiledi. Tepkileri azaltmak amacıyla
Pakt’ın genişletilmesine çalışıldı. Önce
İngiltere ve Pakistan, ardından İran
Pakt’a dâhil oldu. Bağdat Paktı’nın kuru-
luş amacı, Sovyet tehlikesine karşı Orta Görsel 7.21 Türk basınında Bağdat Paktı, 20 Temmuz 1958
Doğu’da bir güvenlik kuşağı oluşturmak-
tı. Ancak yaşanan gelişmeler, bu amacın gerçekleşmesini mümkün kılmadığı gibi Orta Doğu’daki siyasi
dengelerin temelinden sarsılmasına da neden oldu.
14 Temmuz 1958’de Irak’ta yaşanan askerî darbe, paktın geleceğini tehlikeye düşürdü. Irak, Bağ-
dat Paktı’ndan çekildi (Görsel 7.21) ve bundan sonra paktın adı CENTO (Central Treaty Organisation-
Sentrıl Treti Organizeyşın-Merkezî Antlaşma Teşkilatı) olarak değiştirildi. Teşkilat’ın merkezi Bağdat’tan
Ankara’ya taşındı. Böylece Bağdat Paktı sona ermiş oldu. CENTO’nun faaliyetleri, Pakistan ve İran’ın
teşkilattan ayrıldığı 1979 yılına kadar devam etmiştir.
4. Türkiye’nin Orta Doğu Devletleri ile İlişkileri
1945-1960 döneminde Türkiye’nin izlediği dış politika, Batı Bloku dışındaki ülkelerle ilişkilerinin
bozulmasına neden olmuştur. Nitekim Türkiye, 1955’te Endonezya’nın Bandung kentinde yapılan As-
ya-Afrika Devletleri Konferansı’nda Batı ittifakını savunduğu için birçok ülkenin sert tepkisiyle karşılaştı.
1957 yılında Türkiye, Suriye’de yapılan seçimlerden güçlenerek çıkan Baas Partisi’nin politikala-
rından duyduğu tedirginliği açıkça ifade etmiştir. Gerginleşen ilişkiler nedeniyle Türkiye’nin Suriye sını-
rında askerî yığınak yapması iki ülke arasındaki krizi büyütmüştür. Suriye tarafından Birleşmiş Milletlere
götürülen bu konu, iki komşu ülke tutumlarının yumuşamasıyla son bulmuştur.
1958 yılında Orta Doğu’da, Türkiye’yi yakından ilgilendiren yeni bunalımlar çıkmıştır. Bunlardan
birincisi 14 Temmuz 1958’de Irak’ta Kral Faysal’ın öldürülmesiyle sonuçlanan askerî darbedir. İkincisi
ise Amerika ve İngiltere’nin Lübnan ve Ürdün’e asker çıkarmasıdır. Türkiye, bütün Orta Doğu’yu yeni
bir savaşın eşiğine getirebilecek kadar ciddi olan bu iki gelişmede de Batılı müttef klerinin yanında yer
almıştır.
132