Page 127 - Uluslararası İlişkiler
P. 127
ÜNİTE
TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASI 7
1942 yılı sonlarına doğru savaşın seyri değişmeye başladı. Müttef klerin Kuzey Afrika’da Mihver
kuvvetlerini bozguna uğratması ve Sovyetlerin “Stalingrad Savaşı”nı kazanarak Doğu Cephesi’nde Al-
manlara karşı üstünlük sağlaması üzerine Türkiye’nin savaşa katılması yeniden gündeme geldi. Çünkü
Churchill’e göre Balkanlarda da Almanya’ya karşı yeni bir cephe açılmalıydı. ABD ve Sovyet Rusya da
aynı düşünceyi destekleyince İngiltere Başbakanı Churchill, 30 Ocak 1943’te Adana’ya gelerek İsmet
İnönü’yle görüştü (Görsel 7.15).
Görsel 7.15 İngiltere Başbakanı W. Churchill’in Adana’da İsmet İnönü ile görüşmesi-1943
Adana görüşmeleri sırasında Türk yetkililer, başlıca iki konu üzerinde durdular. Birincisi: Türkiye’nin
Sovyetlerden duyduğu endişe idi. İkincisi: Türk ordusunun silah ve teçhizat bakımından desteklenmesi
konusuydu. Almanya’nın yenilmesi sonunda, Balkanlar ve Avrupa’nın Sovyet etkisi altına girmesi ihtimali,
Türkiye’yi korkutuyordu.
Churchill’le İnönü, Aralık 1943’te Kahire’de yeniden bir araya geldi. Görüşmeler sırasında Churchill,
1944 Şubat’ında Türkiye’nin savaşa girmesi gereğini bildirdi. Bu durum gerçekleşmezse Türkiye, savaş
sonrasında kaderine terk edilecekti. Bu tehditler karşısında daha fazla direnemeyen İnönü, ilke olarak
savaşa girmeyi kabul etti. Ancak Türkiye savaşa girme kararını, savunma gücü için gerekli olan silah ve
teçhizatın karşılanması şartına bağladı. 1944 başında Türkiye’ye yapılacak yardım konusu görüşülmeye
başlandı. Taraf ar yardım miktarında anlaşamayınca İngiltere ve ABD, Türkiye ile ilişkilerini dondurduğunu
açıkladı. Bununla yetinmeyen iki devlet, Türkiye’ye yapmakta oldukları yardımları da durdurdu.
1945 yılında Alman askerî gücünün çökmesi nedeniyle Balkanlar ve Orta Avrupa, Sovyet tehdi-
diyle karşı karşıya kalmıştı. Bundan dolayı Sovyet Rusya, Türkiye’nin en büyük korkusu hâline gelmiş-
ti. Üstelik Sovyetler Birliği güvenlik kuşağı olarak gördüğü Boğazlar ve Balkanlarda nüfuz sahibi olmak
istiyordu. Churchill’in 1944 Ekim’inde Stalin’le yaptığı görüşmede, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin de-
ğiştirilebileceğinden bahsetmesi, Türkiye’nin endişelerini iyice artırdı.
3. Yalta, Potsdam Konferansları ve Türkiye
II. Dünya Savaşı sonrasında ülkelerin siyasi ilişkilerinin ve sınırlarının belirlenmesinde etkili olan
Yalta ve Potsdam Konferansları büyük önem taşımaktadır.
Müttef k liderleri, 4-11 Şubat 1945’te savaş sonrası durumu görüşmek üzere Kırım’ın Karadeniz kı-
yısındaki Yalta kentinde bir araya geldiler (Görsel 7.16). Sovyetler Birliği konferansta Türkiye’nin bu savaş
sırasında izlediği politikayı eleştirip Montrö Sözleşmesi’nin yeniden düzenlenmesini istedi. Ancak İngiltere,
Akdeniz’deki uzun vadeli çıkarlarından dolayı Sovyetlerin Boğazlar üzerinde nüfuz kazanmasını istemiyor-
du. Bu nedenle, Boğazlar konusunun, daha sonra yapılacak toplantıda görüşülmesi kararlaştırıldı.
Yalta Konferansı’nda ele alınan bir diğer önemli konu, Birleşmiş Milletlere üyelik ile ilgiliydi. Bu
Konferans’ta, Birleşmiş Milletlere kurucu üye sıfatıyla katılabilmek için 1 Mart 1945 tarihinden önce Alman-
ya ve Japonya’ya savaş açmış olmak koşulu getirildi. Türkiye bunun üzerine 23 Şubat 1945’te Almanya
ve Japonya’ya savaş ilan etti. 28 Şubat 1945’te Birleşmiş Milletler Beyannamesi’ne imza atan Türkiye,
böylece Sovyet tehlikesine karşı kendisini emniyete almış oldu.
127