Page 122 - Uluslararası İlişkiler
P. 122
ÜNİTE
7 TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASI
İki ülke arasındaki diğer sorun Fransız okulları ETKİNLİK
sorunuydu. 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu ve
sonrasında 1925 ve 1926 yıllarında çıkartılan genel-
Revizyonizmin ne anlama geldiğini araştırı-
gelerle Türkiye’deki azınlık ve yabancı okullarda, dini
nız. II. Dünya Savaşı öncesinde revizyonist
ve siyasi amaçlı öğretim yapılmasının önüne geçil-
politikalar izleyen devletlerin hangileri oldu-
miştir. Bu okullarda Türkçe, Türk Tarihi ve Coğrafya-
ğunu ve bu durumun Türk dış politikasındaki
sı derslerinin zorunlu ve Türkçe olarak, Türk öğret-
etkilerini sınıfta tartışınız.
menler tarafından okutulması yolunda düzenlemeler
yapılmıştır. MEB’e bağlanan bu okullar, Türk müfet-
tişlerce denetlenecekti. Ders kitaplarından Türkiye aleyhine yazılar çıkartılacaktı.
Türk Hükümetinin bu uygulamaları Fransa ile ciddi anlaşmazlıklara sebep oldu. Fransa elçisi ve
Papalık temsilcileri müdahale etmek istedilerse de konuyu bir iç mesele gören Türkiye’nin kararlı bir
tutum sergilemesi üzerine etkide bulunamamışlardır.
5. Türkiye’nin Milletler Cemiyetine Katılması
Türkiye daha Lozan Konferansı sırasında Milletler Cemiyetine katılma isteğini açıklamıştı. Ancak
Milletler Cemiyetinin Musul Sorunu’nda İngiltere’den yana tavır alması, üyelik düşüncesinin ertelenme-
sine neden olmuştu. Fakat 1930’lardan itibaren Milletler Cemiyetinde antirevizyonist devletlerin egemen
hâle gelmesi, Türkiye’nin Cemiyete bakış açısını değiştirdi. Sonuçta Milletler Cemiyeti Genel Kurulu,
Temmuz 1932’de İspanya’nın teklif ile Türkiye’yi üyeliğe davet etti (Görsel 7.7). Bu davetin kabulü üze-
rine 18 Temmuz 1932’de yapılan oylama ile Türkiye’nin üyeliği onaylandı.
Görsel 7.7 Milletler Cemiyeti toplantısı, 1932
6. Balkan Antantı
1930’larda Almanya’da Nazi Partisi’nin iktidara gelişi, Avrupa devletlerinin silahlanma yarışına girme-
leri ile İtalya’nın Akdeniz ve Balkanlarda izlediği yayılmacı politika, Balkan ülkelerinin yakınlaşmasını sağladı.
İlk Balkan Konferansı, 5 Ekim 1930’da Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Arnavutluk
ve Yugoslavya’nın katılımıyla Atina’da yapıldı. Ancak uluslararası politikada görülmeye başlanan re-
vizyonist-antirevizyonist kutuplaşmanın Balkan ülkeleri arasında da kendini göstermesi, konferansa
katılan ülkeler arasında anlaşmazlıklara yol açtı. Bulgaristan’ın revizyonist devletlerle yakınlaşması,
Yugoslavya ve Romanya’nın da Fransa himayesindeki Küçük Antant’a üye olmalarından dolayı istenen
birlik sağlanamadı. Bütün bu olumsuzluklara rağmen 9 Şubat 1934’te Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya
ve Romanya’nın katılımıyla Balkan Antantı imzalandı. Bu antlaşmaya katılan devletler, sınırlarını karşı-
lıklı güvenceye almış oluyorlardı.
Türkiye, Balkan Antantı’nı özellikle İtalya’ya karşı bir güvenlik unsuru olarak görüyordu. Balkan
Antantı’nın Türkiye’ye sağladığı en büyük kazanç, Antant üyelerinin, Montrö Konferansı’nda Türkiye’yi
desteklemeleri olmuştur.
1936’dan itibaren Avrupa’da gerilimin artması ve Mihver Devletler’in güçlenmesiyle Antant zayıf-
lamaya başladı. 1939 başlarında Yugoslavya’nın Bulgaristan’la bir dostluk antlaşması imzalaması ve
Yunanistan’ın İtalya’ya karşı pasif bir tutum içine girmesi sonucu Antant son buldu.
122