Page 133 - Uluslararası İlişkiler
P. 133
ÜNİTE
TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASI 7
5. Kıbrıs Sorunu
Akdeniz’in üçüncü büyük adası olan Kıbrıs, stratejik açıdan çok önemli bir yere sahiptir. Orta Do-
ğu ve Hazar bölgesinin enerji kaynaklarını kontrol edebilecek bir konumda olması, Bakü-Tif is-Ceyhan
ve Kerkük-Yumurtalık petrol boru hatlarının açıldığı İskenderun Körfezi’ne yakın bulunması Ada’nın öne-
mini artırmaktadır. Ayrıca Kıbrıs, Anadolu’nun savunulması ve lojistik desteğinin sağlanması açısından
Türkiye için özel bir öneme sahiptir.
ETKİNLİK
Yandaki Harita 7.2'yi inceleye-
rek Kıbrıs’ın Türkiye için hangi
dış politika amaçları açısından
önemli olduğunu tartışınız.
Harita 7.2 Kıbrıs’ın Türkiye ve Yunanistan’a göre konumu
1571 yılında Osmanlı Devleti yönetimine giren Kıbrıs, 1878’de İngiltere’ye geçici olarak bırakıl-
mıştır. I. Dünya Savaşı’nın başlamasından yararlanan İngiltere, 1914’te Ada’yı resmen ilhak etmiş ve bu
durum, Lozan Antlaşması’nda Türkiye tarafından da tanınmıştır.
II. Dünya Savaşı sonrasında Yunanistan, Kıbrıs’ı ilhak (ENOSİS) etmek için çalışmalara başladı.
İtalya’nın On İki Ada’yı 1947’de Yunanistan’a bırakması da Yunan “Megali İdeası’nı (Büyük İdeal)” kuv-
vetlendirdi. Yunanistan bundan sonra ENOSİS’in gerçekleşmesi için faaliyetlerini artırdı ve bu durum
Ada’da şiddet olaylarının yaşanmasına neden oldu. Bu gelişmelerden sonra Kıbrıs, Türk dış politikası-
nın önemli sorunlarından biri hâline geldi.
Kıbrıs’ta 100 binin üzerinde Türk yaşıyor olmasına rağmen Türk Hükûmeti, 1955 yılına kadar Kıb-
rıs Sorunu ile gereği kadar ilgilenemedi. Bu yıllarda önceliği, güvenliğini temin etmek olan Türkiye, Bal-
kan Paktı nedeniyle Kıbrıs Sorunu’nu geri plana attı. Yunanistan ise Kıbrıs Sorunu’nu Balkanlarda ku-
rulacak bu ittifaktan daha önemli görüyordu. Bu doğrultuda Balkan Paktı’nın imzalandığı günden yalnız
bir hafta sonra 16 Ağustos 1954’te Birleşmiş Milletlere başvuran Yunanistan, Kıbrıs’a "self-determination
(kendi kaderini belirleme)" hakkının verilmesi için talepte bulundu. Yunanistan’ın amacı, Ada’daki Rum
halkı vasıtasıyla ENOSİS’in gerçekleştirilmesini sağlamaktı. Ancak başvuruyu ele alan Birleşmiş Millet-
ler, bu konuda bir karar vermeyi reddetti.
İngiltere, Kıbrıs’ta karışıklıkların artması üzerine Türk ve Yunan Hükûmetlerini 29 Ağustos 1955’te
toplanacak olan Londra Konferansı’na davet etti. Londra’da Yunanistan self determinasyon adı altında
ENOSİS’i savunmuş, İngiltere egemenlik kendinde kalmak üzere Kıbrıs’a mahalli muhtariyet vermeğe
razı olmuştu. Türkiye ise Rumların ENOSİS taleplerine karşılık Ada’nın ya İngilizlerde kalmasını ya da
eski sahibi olan Osmanlı’nın halef durumundaki Türkiye’ye iade edilmesi tezini savundu. Taraf ar ara-
sında uzlaşma sağlanamadığı için Konferans 7 Eylül 1955’te dağıldı.
1956 yılının başından itibaren Kıbrıs’ta "EOKA (Ethniki Organosis Kyprion Agoniston-Kıbrıslı
Savaşçıların Ulusal Birliği)" terörünün tırmanması üzerine, İngiltere yeni Kıbrıs Anayasası’nı hazırla-
mak üzere Lord Radcliffe’i (Lord Redkılif) görevlendirdi. Lord Radcliffe’in hazırladığı anayasa 19 Aralık
1956’da açıklandı. Bu anayasada, Türk ve Rum toplumları arasında Ada’nın “taksim” edilmesi yer aldığı
için Yunan Hükûmeti tarafından reddedildi. Türk Hükûmeti ise bundan sonra Kıbrıs politikası için bu
taksim tezini, hareket noktası olarak kabul etmiş oldu.
133