Page 18 - Uluslararası İlişkiler
P. 18

ÜNİTE
         1     ULUSLARARASI İLİŞKİLERE GİRİŞ



















                                       Görsel 1.7 Milletler Cemiyetinde bir oturum, 1937
                     İkinci olarak idealistler, savaşın nedenlerinden biri olarak Avrupa’daki egemen devletler arasın-
               daki “güç dengesi” anlayışını görmektedir. Güç dengesi politikaları, başta dönemin ABD Başkanı W.
               Wilson olmak üzere pek çok kişi tarafından eleştirilmiştir. Bu görüşe göre I. Dünya Savaşı’nın çıkışına
               engel olamayan “güçler dengesi” sistemi, savaş sonrasında barışı koruyacak bir unsur olma rolünü de
               yerine getiremeyecektir. Böylece “uluslararası hukuk” ve “uluslararası örgütlenme”, barışın korunmasın-
               da idealistlerin önerdiği temel araçlar olarak dikkat çekmeye başlamıştır. İdealist yaklaşımı benimsemiş
               bilim insanlarının üzerinde durduğu önemli kavramlardan biri de saldırganın diğer devletler tarafından
               hep birlikte cezalandırıldığı "ortaklaşa güvenlik" kavramıdır. Bu kavramı hayata geçirmeyi hedef eyen ve
               1920’de kurulan Milletler Cemiyeti, o güne kadar kurulmuş en kapsamlı örgütlenmedir (Görsel 1.7). Her
               ne kadar bu girişim başarısız olsa da uluslararası ilişkiler tarihinde önemli bir adımdır. Dünya barışının
               korunmasına  ve  uluslararası  adaletin  sağlanmasına  yönelik  vurgusu,  günümüzde  Birleşmiş  Milletler
               (BM), Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması (NAFTA), Avrupa Birliği (AB) gibi pek çok uluslararası
               örgütün ortaya çıkışında etkili olmuştur. Çeşitli türleriyle ve gittikçe artan sayılarıyla uluslararası örgütler,
               insanlığın sorunlar karşısında ortak hareket etmesini sağlamaktadır.
                     İdealizmin, II. Dünya Savaşı’yla birlikte akademik çevrelerdeki etkisi azalmıştır.
                     İdealist kurama göre uluslararası ilişkiler disiplininde sonuç olarak şu konular tartışılır: Savaşlar
               nasıl önlenebilir? Kalıcı barış nasıl sağlanabilir? Bu konuda nasıl bir hukuksal ya da örgütsel yapılan-
               maya gidilebilir?


                     2. Realizm, Başlangıç Noktaları ve Temel Kavramları
                     Realizm (gerçekçilik), var olanın gerçek olarak kabul edildiği yaklaşımdır. Bugüne kadar uluslarara-
               rası ilişkiler disiplininde yapılmış araştırmalar ve yayınların büyük çoğunluğunun realist (gerçekçi) kuram
               bakış açısıyla yazıldığını iddia etmek mümkündür. Bu anlamda alanın baskın kuramsal yaklaşımı realizm-
               dir. Realistler, kendilerinden önceki dönemin barışçıl politikalarını ütopik bulmuşlar ve bu yaklaşımı “ide-
               alizm” olarak adlandırmışlardır. İdealistlerin savunduğu evrensel değerlere dayalı bir uluslararası sistem
               anlayışına karşı çıkmışlardır. Edward Hallett Carr’ın (Edvırt Helıt Kar) (Görsel 1.8) eleştirileri, realizmin
               uluslararası literatürdeki yerinin oluşumunda önemli derecede etkili olmuştur. II. Dünya Savaşı sonrası
               dönemde de Hans Morgenthau (Hans Morgındau) (Görsel 1.9), Kenneth Waltz (Kenıt Voltz) (Görsel 1.10),
               Raymond Aron (Reymınd Erın) (Görsel 1.11), Geoerge F. Kennan (Corc Kennın) ve Henry A. Kissinger
               (Henri Kisincır) gibi bazı akademisyen ve devlet adamları, benzer eleştirilerde bulunmuşlar ve realist kura-
               mın gelişimine önemli katkı sağlamışlardır.














                    Görsel 1.8              Görsel 1.9             Görsel 1.10             Görsel 1.11
                Edward Hallett Carr      Hans Morgenthau          Kenneth Waltz           Raymond Aron

                                                           18
   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23