Page 12 - Coğrafya 11 | 4.Ünite
P. 12
ÇEVRE VE TOPLUM
Petrol, günümüz dünyasının en değerli enerji kaynaklarından biridir. Oldukça çeşitli kullanım alanına
sahip olan bu tükenebilir kaynak, özellikle ulaştırma sektörünün temel enerji kaynağıdır. Petrol, dünyadaki
birincil enerji tüketimi içerisinde %32,8’lik oranla en büyük paya sahip enerji kaynağıdır. Yapılan araştırmala-
ra göre dünya petrol rezervleri yaklaşık 1,7 trilyon varildir (TPAO, 2017). Enerjiye duyulan ihtiyacın artmasına
bağlı olarak petrol üretiminde de her geçen yıl artış gözlenmektedir. Bu üretim hızıyla devam edilmesi duru-
munda mevcut petrol rezervlerinin yaklaşık 56,8 yıl sonra tükenebileceği öngörülmektedir. Dünyadaki petrol
yataklarının yaklaşık yarısı Orta Doğu'dadır. Orta Doğu’yu sırasıyla Orta ve Güney Amerika, Kuzey Amerika,
Avrasya, Afrika, Asya Pasifik ve Avrupa izlemektedir (Harita 4.1).
14,6 mv
227,5 mv %0,7
%13,3 140,6 mv
%8,8
813,5 mv 48,4 mv
%47,7 %2,8
327,9 mv
%19,2
128 mv
%7,5
Kuzey Amerika Asya Pasifik
Orta ve Güney Amerika Avrasya-Rusya
Afrika Orta Doğu
0 2000 Avrupa
km mv: milyar varil
Harita 4.1: Dünya petrol rezervlerinin dağılımı (2017, TPAO)
Doğal gaz, başta ısınma olmak üzere elektrik üretimi ve ulaşım alanında kullanılan tükenebilir enerji kay-
nağıdır. Dünya birincil enerji tüketiminde %24,2'lik oranla üçüncü sırada yer alan doğal gazın dünyadaki
toplam rezervinin yaklaşık 187,1 trilyon m³ olduğu tahmin edilmektedir (TPAO, 2017). Fosil kökenli yakıtlardan
olan doğal gazın kömür ve petrole oranla çevre kirliliğine etkisi daha azdır. Bu nedenle günümüzde tüketimi
hızla artan doğal gazın sahip olduğu rezervler açısından yaklaşık 54,1 yıllık ömrünün kaldığı öngörülmektedir.
Dünya doğal gaz rezervlerinin yaklaşık %42,7’si Orta Doğu’da yer almaktadır. Orta Doğu’yu sırasıyla Avrasya,
Asya Pasifik, Afrika, Kuzey Amerika ve Avrupa izlemektedir.
Enerjiye duyulan ihtiyacın her geçen gün artması, ülkeleri enerji üretiminde en verimli kaynaklara yö-
neltmektedir. Bahsedilen enerji üretimine dönük üzerinde en çok durulan kaynak türlerinden biri nükleer
enerjidir. En önemli kullanım alanı elektrik üretimi olmakla birlikte tıp ve sanayide de kullanılan nükleer
enerji, üretimi esnasında çevre sorunlarına neden olabilecek herhangi bir gaz açığa çıkarmamaktadır. Bu
enerji üretimindeki en önemli sorun ise yaşanabilecek kazalar ve radyoaktif atıkların yok edilmesiyle ilgili
hususlardır. Dünyanın bazı bölgelerinde yaygın olarak kullanılan nükleer enerji, dünya birincil enerji tüketim
oranları içerisinde %4,5'lik bir paya sahip olup yeryüzündeki elektrik enerjisi ihtiyacının yaklaşık %17’sini
karşılamaktadır. Nükleer enerjiyle ilgili ilk çalışma, 20. yüzyılın başlarında yapılmasına rağmen nükleer sant-
rallerin yaygınlaşması 1970’lerde dünyada petrol krizinin yaşandığı döneme denk gelmektedir. Günümüzde
31 ülkede toplam 446 nükleer reaktör bulunmaktadır. Bununla birlikte yüzlerce gemi ve deniz altı türü ulaşım
araçları nükleer enerji ile hareket etmektedir. ABD, Fransa, Japonya, Almanya, Güney Kore dünyadaki top-
lam nükleer enerji üretiminin dörtte üçüne sahiptir. Örneğin Fransa'daki elektrik ihtiyacının yaklaşık %73’ü
nükleer enerjiden karşılanmaktadır. Türkiye'de ise nükleer enerji çalışmaları, 1962 yılında Küçükçekmece'de
(İstanbul) kurulan araştırma reaktörü ile başlamıştır. 2000 yılına kadar nükleer santral kurma yönündeki
çabalar çeşitli nedenlerden dolayı sonuca ulaşamamıştır. Ancak günümüzde Türkiye ekonomisindeki hızlı
büyüme sonucu oluşan enerji açığının kapatılabilmesi ve dışa bağımlılığın azaltılabilmesi adına çalışmalar
tekrar başlatılmıştır. Bu bağlamda Akkuyu (Mersin) ve Sinop’ta nükleer santral kurma süreci başlamıştır.
224