Page 8 - Coğrafya 11 | 4.Ünite
P. 8
ÇEVRE VE TOPLUM
OKUMA PARÇASI
TANKER KAZALARI VE ÇEVREYE ETKİLERİ
İngiltere (18 Mart 1967): 120 bin ton ham petrol taşıma kapasitesiyle bahsedilen dönemde dünyanın en
büyük tankerlerinden biri olan Torrey Canyon (Tori Kenyın), İngiltere açıklarında karaya oturarak ciddi bir
deniz kirliliğine yol açmıştır. Denize dökülen 120 bin ton petrol, tabaka hâlinde İngiltere-Fransa arasında
yayılmış ve meydana gelen kirliliğin etkisi yıllarca devam etmiştir.
Fransa (16 Mart 1978): Brest açıklarında Amoco Cadiz (Amika Kadiz) isimli petrol tankerinin batması
sonucu Atlas Okyanusu’na dökülen 223 bin ton petrol, binlerce canlının zarar görmesine neden olmuştur.
Trinidad ve Tobago (19 Temmuz 1979): Atlantic Empresspetrol (Atlantik Emprespetrol) ve Aegean Cap-
tain (Aceyin Kaptın) adlı petrol tankerlerinin çarpışması sonucu çıkan yangında 29 denizci yaşamını yitirmiş
ve yaklaşık 300 bin ton petrol denize karışarak su kirliliğine neden olmuştur.
İstanbul (15 Kasım 1979): Independenta ve Evriali adlı tankerlerin çarpışması sonucu 95 bin ton petrol
İstanbul Boğazı’na dökülmüş ve Boğaz’da ciddi anlamda çevre kirliliği meydana gelmiştir.
ABD (24 Mart 1989): Alaska’nın Valdez Limanı açıklarında Exxon Valdez (Ekson Valdez) isimli petrol tan-
Pasifik Okyanusu
kerinin kayalıklara çarpması sonucu 42 bin ton petrol Alaska Körfezi’ne karışmıştır. Bu kaza sonucu sahil
şeridi sızan petrol ile kirlenmiş ve binlerce kuş, susamuru ve çok sayıda balina zarar görmüştür.
İstanbul (13 Mart 1994): Nassia (Nasiya) adlı tanker ile Shipbroker (Şipbrokır) adlı kuru yük gemisinin
İstanbul Boğazı’nda çarpışması sonucu büyük bir yangın çıkmış ve bu kazada 30 kişi hayatını kaybetmiştir.
Yangının günlerce sürmesi, İstanbul için ciddi anlamda tehdit oluşturarak büyük bir çevre kirliliği meydana
getirmiştir.
İspanya (19 Kasım 2002): Prestige (Pirestij) isimli tanker, yakalandığı bir fırtına sonucu ağır hasar göre-
rek İspanya açıklarında batmış ve bu kaza sonucu 77 bin ton petrol Atlas Okyanusu’na karışmıştır.
Çin (6 Ocak 2018): CF Crystal (SF Kristal) isimli bir nakliye gemisi ile Sanchi (Senşi) isimli tankerin çar-
pışması sonucu 32 denizci yaşamını yitirmiş ve Doğu Çin Denizi’nde büyük bir çevre felaketi yaşanmıştır.
(Basından)
Nükleer santrallerde enerji elde etmek için uranyum, toryum, radyum ve radon gibi elementler (Görsel
4.11) kullanılır. Bu kullanımda enerji elde edildikten sonra oluşan atıklar radyoaktif özellikler gösterir. Nükleer
atıklar uzun süre çevreye zarar verebilecek bir özelliğe sahiptir. Bu nedenle nükleer atıklar, yer kabuğunun
derinliklerine özel üretilmiş kaplar içerisinde gömülmelidir. Radyoaktif atıkların yönetimine dair göz önünde
bulundurulması gerekenler ise üretilen atık miktarın en aza indirilmesi, güvenli taşıma için paketleme, ara
depolama ile nihai depolama aşamalarıdır. Nükleer atıkların plansız bir şekilde çevreye bırakılması, doğal
çevre tahribatlarının yanı sıra canlılar için de hayati tehdit oluşturmaktadır. Nükleer santrallerde yürütü-
len faaliyetlerde önemli miktarda soğutma suyuna ihtiyaç vardır. Bu nedenle nükleer santraller, genellikle
su kaynaklarına yakın yerlerde kurulmaktadır. Kaynağından alınarak santralde kullanılan su, işlem bittikten
sonra tekrar kaynağına bırakılmaktadır. Atık suların yüksek sıcaklıkta çevreye bırakılması su ekosistemlerin-
de ciddi zararlara neden olmaktadır.
Nükleer santrallerin çevreye verdiği olumsuz-
lukların başında nükleer kazalar gelir. Radyoaktif
maddelerin çevreye yayılmasına neden olan nükleer
kazalar, insan sağlığı ve çevre üzerinde çok büyük
tahribatlar oluşturur. Örneğin 26 Nisan 1986'da Çer-
nobil Nükleer Santrali'ndeki patlama sonucu oluşan
nükleer serpinti, aralarında Türkiye'nin de bulundu-
ğu pek çok ülkeyi etkilemiştir. Yaşanan bu nükleer
felaketin ardından yayılan radyasyon, insan sağlığı-
na ve çevreye yönelik ciddi problemlere yol açmıştır
(Görsel 4.11).
Görsel 4.11: Çernobil Nükleer Felaketi'nde yaşamını kaybedenlerin
anısına dikilmiş anıt (Ukrayna)
220