Page 26 - T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük - Ünite 3
P. 26
ATATÜRKÇÜLÜK VE TÜRK İNKILABI
Soyadları, ahlaka aykırı olmayacak ve sosyal eşitsizlik yaratacak vurgular
içermeyecekti. Aynı yıl çıkarılan bir kanunla da ağa, hacı, hafız, hoca, molla,
bey, beyefendi, hanım, hanımefendi, paşa, hazretleri gibi unvanların resmî
kullanımı yasaklandı.
Soyadı Kanunu’yla yapılan düzenleme, resmi işlerde yaşanılan sıkıntıları or-
tadan kaldırdı ve halkçılık ilkesi doğrultusunda toplumsal hayatta eşitliği sağ-
ladı. Soyadı Kanunu’na uygun olarak Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya TBMM
tarafından 24 Kasım 1934’te “Atatürk” soyadı verildi (Görsel 3.20).
Sıra Sizde
Görsel 3.20 Atatürk’ün nüfus cüzdanı Atatürk’e verilmesi tasarlanan diğer soyadlarını araştırınız.
3. 6. 5. Türk Kadınına Verilen Haklar
Atatürk, millî kültürü çağdaş uygarlıklar düzeyinin üzerine çıkarmayı hedef
olarak göstermişti. Türk milletinin çağdaş dünyanın uygarlık düzeyine ulaştı-
rılması için yapılan çalışmalardan biri de kişi hak ve hürriyetlerindeki mevcut
eşitsizliğin giderilmesiydi. Bu doğrultuda kadınlara tanınan hakların erkek-
lerle eşit hâle getirilmesi için çalışmalara başlandı.
Türk kadını, Millî Mücadele Dönemi’nde gösterdiği fedakârlıkla tüm dün-
yaya örnek olmuştu. Atatürk, Türk kadını için “Kadınlar sosyal hayatta er-
keklerle beraber yürüyecek, birbirlerinin yardımcısı olacaklardır.” demiştir.
Atatürk, kadınlar hakkında eşitlikçi bir bakış açısına sahipti. Bu nedenle
Atatürk, Cumhuriyet Dönemi’nde kadın haklarının gelişmesine bizzat öncü-
lük etmiştir (Görsel 3.21). Kadınların sosyal hayatta erkeklerle eşit konuma
yükseltilmesinde ilk adım 1926’da Türk Medeni Kanunu’nun kabulü ile atıl-
dı. Çağdaş bir Medeni Kanun’un kabulü ile kadınlara sağlanan haklar yasal
güvenceye kavuştu. Eğitim alanında ise 1927-1928 öğretim yılından itiba-
ren karma eğitime geçildi. Böylece, Türk kadını erkeklerle aynı şartlarda
eğitim ve iş yaşamına katılabilme hakkını elde etti. Mesleğe yönelik açılan
okullarda eğitim gören kız öğrenciler, bu okullardan mezun olduktan sonra
çalışma yaşamında yer almaya başladılar. O yıllardaki istatistiklere bakıldı-
ğında, Atatürk dönemindeki ilköğretim kademesindeki öğrenci sayısında en
yüksek artış %323 ile kız öğrencilerdeydi. Meslek alanındaki en yüksek ar-
tış ise %352 ile kadın öğretmenlerde görüldü. Türk kadınının bilgi, beceri
ve davranış yönünden eğitilmesini amaçlayan kız enstitülerinde okuyan kız
öğrencilerin sayısında %225 artış sağlandı. Cumhuriyet kurulduğunda yükse-
köğretimde hiç kadın öğretim üyesi yokken, 1938 yılında bu sayı 99’a çıktı.
Kadınların sosyal hayatta erkeklerle eşit konuma gelmesini sağlayan Medeni
Kanun, siyasal hayatta kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımamıştı. Kadın-
ların siyasal eşitliğe kavuşturacak ilk adım 1930’da Türk kadınına belediye
seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı verilmesiyle atıldı. 1933’te Türk kadını
muhtarlık seçimlerine katılma hakkı elde etti. 5 Aralık 1934’te kadınlar genel
seçimlerde de seçme ve seçilme haklarını kazandılar. Böylelikle Türk kadını
hem sosyal hayatta hem de siyasal hayatta tam bir eşitliğe kavuştu. Türk ka-
dınlarının genel seçimlerde ilk oy kullanması 1935’te gerçekleşti ve milletve-
kili seçilerek TBMM’ye giren 18 kadın vekil milletin temsilcisi oldu. Medeni
Kanun ve seçim yasaları sayesinde Türk kadını sosyal ve siyasi haklara dün-
yadaki birçok medeni ülkeden önce ulaştı. İsviçre ve Fransa gibi çağdaş Batı
Görsel 3.21: Atatürk ve çağdaş Türk kadınları, ülkelerinde dahi kadınlar Türk kadınından sonra seçme ve seçilme hakkını
5 Mayıs 1926 elde etmişlerdir. Fransa’da kadınlar 1944’te, Yunanistan’da 1952, İsviçre’de
1974’te seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur.
Türk kadınlarına köy ihtiyar heyetlerine seçilme
ve bu heyetleri seçme hakkı verildi. Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı yürürlüğe girdi.
1933 1934
124 26 Ekim