Page 14 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | 5.Ünite
P. 14
5. ÜNİTE
zin bu gibi hayalât-ı şairaneye ehemmiyet vermemesini tavsiye ve kız dahi artık yeniden kazandığı hayatı
muhafazaya himmet edeceğini temin eylediğinden her tarafın memnuniyeti derece-i nihayeye vardı.
Râkım o kadar memnun oldu ki, yutkunup durmasından bir şey söylemek istediği hâlde söyleyemedi-
ğini gerek Can ve gerek peder ve validesi anlamışlardı. Binaenaleyh Can’ın istizah-ı meram etmesi üzerine
Râkım, “Efendim, söyleyeceğim lakırdı yalnız pederinize mahsustur.” diye onu bir tarafa çekip, “Gördü-
nüz mü Mösyö Ziklas!.. Cenâb-ı Hak işte hem üç yüz bin lira servetinizi ve hem de nur gibi kerimenizi size
tekrar ihsan eyledi.” demiştir ki, Ziklas, o tokgözlü, mert, sadık Râkım’dan bu sözleri işitince, oğlanı bir kat
daha sevip, yüreğine sokacağı geldi.
Artık bundan sonra sözü uzatmakta lezzet yoktur. Kısa keserek tatlısına bağlayalım:
Ziklas, yazacağı kâğıtları yazıp, edeceği muhaberatı ettikten sonra işin üzerinden iki buçuk ay kadar
zaman mürur eylemişti ki, Margrit İskenderiye’den ve Can’ın yavuklusu İzmir’den ve Margrit ile tezvici
yine bu aralık kararlaştırılan bir yeğeni dahi Halep’ten gelip kasım üzeri bunların izdivacı için verilen ba-
loda ömründe ilk defa olarak Râkım dahi polka oynadı.
Hele ertesi gün kendi hanesine geldikte, dadı kalfa, Canan’ın can evinde bir ciğerparenin canlanıp oy-
namakta bulunduğunu haber verdi ki, bu haber Râkım’ı her şeyden ziyade memnun eyledi.
İşte bir dahi altı ay sonra Râkım’ın Yozefino kucağına nur topu gibi bir erkek evlat kundağını koymak
şerefiyle o sadık dostu dahi memnun eylemiş olmasını ihtarla hatm-i güftar ederiz.
Nihayet
Ahmed Midhat Efendi, Felâtun Bey ile Râkım Efendi
METİNDE GEÇEN BAZI KELİME VE KELİME GRUPLARI
avdet eylemek : Geri dönmek. kesb-i dest : El emeği ile kazanmak.
ba’d-ezin : Ondan sonra. lâtif : Tatlı, güzel.
Bahr-ı Sefid : Akdeniz. malûmat-ı lâzıme : Gerekli bilgiler.
binaenaleyh : Bundan dolayı, bunun mualece : İlâç.
üzerine. mucip olmak : Gerektirmek.
Bukrat : Hipokrat. muhaberat : Haberleşme.
celbolunmak : Getirilmek. mutasarrıf : Sancak yöneticiliği.
cem’an : Toplam. münaferet : Nefret.
derc edilmek : Yayımlanmak. mürur : Geçmek.
derdest-i tecrübe : Denenmekte olan. nüks : Depreşme.
derece-i nihaye : Son derece. pataloji : Hastalık bilimi.
dermiyan etmek : İleri sürmek, söylemek. polka : Bir dans çeşidi.
dersaadet : İstanbul. sadr : Göğüs, kalp.
emraz : İlletler, hastalıklar. sıdk u ihlas : Doğruluk ve samimiyet.
esir-i firaş : Yatağa esir. taaccüp etmek : Şaşma, şaşırma, hayret.
hamilen : Üstlenmiş. tebeddül-i hâl : Durumun değişmesi.
hasıl olmak : Ortaya çıkmak. teverrüm : Verem.
hatm-i güftar : Sözü bitirmek. tevfik-i ilahi : Allah’ın yardımı.
hayalat-ı şairane : Şairce hayaller. tevfik-i selâmet : Kurtuluş yardımı.
husul : Elde etmek. tezvic : Evlilik.
hüsn-ü zan : İyi düşünce. umur : İşler.
intizaren : Bekleyerek. yekûn : Toptan.
istizah-ı meram etmek : Meramını açıklamasını zeyl : Ek.
istemek.
kemâl-i germî : Tam bir kızgınlık.
186