Page 18 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | 6.Ünite
P. 18

6.  ÜNİTE







                     Orta oyunu, sahne olarak kabul edilen ve etrafı seyircilerle çevrilmiş açık bir alanda oynanır. Orta
                  oyununda, oyuncuların palanga diye adlandırdıkları oyun alanı, herhangi bir yerde kolaylıkla hazır-
                  lanabilir. Bu nedenle oyuncuların belli bir yerde, her zaman, hazır, sabit bir alanları yoktur. Seyirciler-
                  le oyun yeri, ip gerilmiş kazıklarla ayrılır. Oyunda dekor denilebilecek başlıca iki nesne vardır: Birin-
                  cisi ev olarak kullanılan yeni dünya adı verilen paravan, ikincisi işyeri olarak kullanılan ve dükkân
                  adı verilen iskemledir. Oyunların birçoğunda, evin de dükkânın da oyunun akışında önemli işlevleri
                  vardır.
                     Orta oyunu, çalgılı (zurna, çifte-nara vb.) ve kadrosu geniş bir oyundur. Çalgı, sadece sahneye
                  giren oyuncuları haber verme sırasında kullanılır. Çalgıcılar seyircilerin tam önünde yer alır. Orta
                  oyunundaki kişiler, Karagöz oyununda olduğu gibi tip özelliği gösterir. Bu tipler; öğrenim görmüş
                  kişilerin söylediği sözleri yanlış anlayan, okumamış kesimi temsil eden Kavuklu; eğitim görmüş, gör-
                  gü kurallarına uyan, aydın kesimi temsil eden Pişekâr başta olmak üzere Zenne, Yahudi, Acem, Kürt,
                  Rumelili, Arnavut, Ermeni, Kayserili, Frenk, Çelebi, Muhacir şeklinde sıralanabilir.
                     Geçmiş Zaman Olur ki, Kavuk, Mandıra, Ağalık, Berber, Fotoğrafçı gibi birçok oyunu olan orta
                  oyunu; dört bölüme ayrılır:

                     Giriş     : Zurnanın Pişekâr havası ile gelen Pişekâr, zurnacı ile kısa bir konuşma yapar. Son-
                                ra zurna, kavuklu havasını çalar; Kavuklu ile Kavuklu-arkası (cüce) konuşarak
                                sahneye gelir.
                     Muhavere  : Pişekâr’la Kavuklu’nun konuşmaları iki bölümdür. Birinci bölüm, iki tanıdığın
                                sohbeti; ikinci bölüm, tekerlemedir. Bu bölümde Kavuklu, başından geçmiş garip
                                bir macerayı anlatır; bölümün sonunda ise bunun bir rüya olduğu anlaşılır.
                     Fasıl     : Asıl olayın konu edildiği bölümdür, oyuna burada işlenen konuya göre isim veri-
                                lir. Bu fasıllardan pek çoğu, konuları bakımından Karagöz fasılları ile ortaktır.
                     Bitiş     : Pişekâr, Kavuklu ile son bir konuşma yapar. “Her ne kadar sürçü lisan ettikse af
                                ola!” diyerek seyircilerden özür diler. Bir dahaki oyunun yerini ve zamanını bildi-
                                rerek seyircileri iki eliyle selamlar.








                    METNİ ANLAMA VE ÇÖZÜMLEME


                 1.  • Efendim bendeniz bu mahallenin eskisi İsmail kulunuz...
                    • Hah şöyle yola gel..

                    Bu cümledeki altı çizili kelime ve kelime grubunun anlamını metnin bağlamından hareketle tahmin
                    ediniz. Tahminlerinizi TDK’nin Türkçe Sözlük’ünden kontrol ediniz.
                 2.  Sahneye hangi oyuncu ilk olarak çıkmaktadır? Oyuna başlarken kullanılan ifadeler Türk edebiyatı-
                    nın başka hangi türüyle benzer özellik gösterir?
                 3.  Kavuklu, Pişekâr’dan ne istemiştir? Pişekâr Kavuklu’ya nasıl yardım etmiştir?
                 4.  Metnin olay örgüsünü belirleyiniz.
                 5.  “Kara gün dostu, sözü geçmek” gibi deyimler metinden alınmıştır. Siz de metinde kullanılan de-
                    yimlere örnekler bulunuz.
                 6.  Okuduğunuz  metinde  kişilerin  özelliklerini  belirleyiniz.  Bu  özelliklerin  metnin  türüne  katkısını
                    açıklayınız.
                 7.  Metnin dil ve anlatım özellikleriyle ilgili çıkarımlarda bulununuz.






           230
   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23