Page 22 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | 6.Ünite
P. 22
6. ÜNİTE
mış. İşte o boş yere döktüğü gözyaşlarına acıyıp da şimdi ona ağlıyormuş.
EBÜLLÂKLÂKA (Kumru Hanım’a, yavaşça) – Ağladığını gördükçe öyle yüreğim kalkıyor ki, merhametim-
den yengeliğini kendim edeceğim geliyor. (Kumru Hanım’ı Müştak Bey’e el ele vererek) Alınız efendim,
artık yüzünü güldürmenin çaresine bakınız. Hemen hoş hâl ile geçinmenizi can ü gönülden dua ede-
rim. (Hikmet Efendi’ye) Bence daha bir işiniz kaldı mı?
HİKMET EFENDİ – Hayır. Fakat güveyle gelinden başka, evde bulunanların cümlesini beraberce götür-
menizi rica ederiz.
DOKUZUNCU FIKRA
Müştak Bey, Hikmet Efendi, Kumru Hanım
MÜŞTAK BEY
(…)
Vay! Sen mahalleliyle beraber gitmiyor musun? Artık senin burada bir işin kaldı mı ya?
HİKMET EFENDİ – Hayır. Sana bir iki lâkırdım var.
MÜŞTAK BEY – A canım sabah gel de bir iki bin tanesini söyle. Bak o zaman nasıl can kulağiyle dinlerim.
HİKMET EFENDİ – Yok, yok! Şimdi söyleyeceğim.
MÜŞTAK BEY – Ey, haydindi, çabuk ol! (Başını Kumru Hanım’dan yana çevirip Hikmet Efendinin lâkırdısına
cevap vermez.)
HİKMET EFENDİ – Ey benim sevgili dostum!
MÜŞTAK BEY – Daha bitmedi mi?
HİKMET EFENDİ – Vay! Dur bakalım, başlıyayım.
MÜŞTAK BEY – Amma uzunmuş ha!
HİKMET EFENDİ – Benim gibi bir dostuna danışmadan evlendiğine tövbe mi?
MÜŞTAK BEY – Aman, sen de günahımı mı çıkarıyorsun, nedir bu?
HİKMET EFENDİ – İşte kendi menfaati için aşk ve muhabbet tellâllığına kalkışan kılavuz kısmının sözüne
itimat edenin hâli budur.
MÜŞTAK BEY – Ah, a kardeş! Gideceğin yere amma geç kalıyorsun ha! Öyle, işinden kaldığına asla razı
olmam.
HİKMET EFENDİ – Sen ve ıyâlin birbirinizi her cihetle tanıdığınız hâlde, evlenirken ne belâlara uğradın,
bakındık.
MÜŞTAK BEY – Vay! Evlenmezden evvel istihâreye yatmak istiyordum. Her nasılsa unutmuşum. Aman
aklımda iken varayım istihâreye yatayım. Göreceğim rüyaları sonra gene sana tâbir ettiririm.
HİKMET EFENDİ – Ya birbirlerinin ahvâlini bilmiyerek ev bark olanların hâli nasıl olur? Var, bundan kı-
yas eyle.
MÜŞTAK BEY (Gözlerini oğuşturarak) – Of! Nasihat sıkıntısiyle bir uykum geldi ki, tarif edemem. Ruhsatın
olursa azıcık varsam uyku kestirsem olmaz mı?
HİKMET EFENDİ – İşte, ben gidiyorum. Var artık ne yaparsan yap. Fakat aldığın dersi unutma ha!
MÜŞTAK BEY – Adam, hiç unutur muyum? Ben o dersi alıncaya kadar az zahmet mi çektim? Her neyse!...
Evlenmenin ilmini pekâlâ öğrendim. Memûl ederim ki, ameliyatını güzelce icrasında hiçbir kusur et-
mem.
Şinasi, Şair Evlenmesi
METİNDE GEÇEN BAZI KELİME VE KELİME GRUPLARI
ahvâl : Durumlar, hâller, vaziyetler. dildâde : Eskiden âşıklık alameti olarak
ameliyat : İşler, faaliyetler, uygulama. belli bir biçimde başa sarılan
boyalı mendil.
cihet : Yön, yan, taraf.
ferâset : Anlayış, seziş, sezgi.
ders almak : Bir olaydan deneyim kazan-
mak, ibret almak. feres : At.
234