Page 8 - Türk Dili ve Edebiyatı 9 - Ünite 4
P. 8
4. Ünite
ŞEHZADE İLE GULYABANİ
(...)
2. Metin Hekim Rüyan huzuruna geldiği zaman kral ona, “Seni niçin huzuruma ça-
ğırdığımı biliyor musun diye sormuş. Hekim, “Bilinmeyeni kimse bilmez; ancak
Yüce Tanrı bilir!” demiş. Kral, ona, “Seni öldürmek, ruhunu bedeninden ayırmak
için çağırttım” demiş. Bu sözleri işiten Hekim Rüyan, görülmedik bir heyecanla
sarsılmış; ve “Kralım beni niçin öldüreceksin? Acaba ne gibi bir kusur işledim?”
diye sormuş. Kral, ona “Senin bir casus olduğun ve beni öldürmek için gelmiş
bulunduğun söyleniyor. Böyle olunca, sen beni öldürmeden ben seni öldüreceğim” yanıtını vermiş.
Sonra celladı çağırtmış ve ona, “Bu hainin boynunu vur, bizi belasından kurtar!” demiş. Hekim, “Beni
bağışla ki Tanrı da seni bağışlasın! Beni öldürtme, yoksa Tanrı da senin canını alır!” diye yakarmış.
Sonra ey ifrit, benim sana yalvardığım, ama dinlemediğin; aksine ölümümü istemekte ısrar ettiğin
gibi, o da yakarılarını krala tekrarlamış!
Sonunda Kral Yunan, hekime, “Seni öldürtmedikçe güven bulamayacağım, rahata kavuşamaya-
cağım. Çünkü senin, elime aldığım bir şeyle beni kurtardığın gibi, koklatacağın bir şeyle ya da bir
başka yolla, beni öldüreceğine kuvvetle inanıyorum,” Hekim ona, “Efendimiz, benim ödülüm bu mu
olacaktı, sen iyiliği, kötülükle mi karşılarsın?” demiş. Ama kral, ona, “Senin gecikmeden ölmen gere-
kiyor!” demiş. Hekim kralın, kendi ölümünü kesin olarak istediğini iyice anlayınca, ağlamış ve layık
olmayanlara hizmet etmenin verdiği üzüntüyle kahrolmuş,
Bu konuda şair demiş ki:
Genç ve çılgın Maymune, tüm ruh yüceliğinden yoksundu gerçekte! Ama, babasının, aksine, göğ-
sü merhamet, yüreği iyilikle doluydu. Ve de bakın ona! Elinde meşale olmadan yola çıkmaz; böylece
yürürken sokağın çamurundan, yolların tozundan ve tehlikeli kaymalardan sakınırdı.
Bunu izleyerek cellat ilerlemiş; hekimin gözlerini bağlamış; sonra palasını çekerek krala, “İzninle!”
demiş. Ancak hekim sürekli ağlıyor; krala da “Beni koru ki Allah da seni korusun! Beni öldürme ki, Al-
lah da senin canını almasın!” deyip duruyormuş. Ve de şairin şu dizelerini okuyormuş:
Kendi kendime verdiğim öğütler yerini bulmadı; oysa cahillerin öğütleri başarı sağladı. Bense sa-
dece hoşgörüden nasibimi aldım. Bu yüzden, eğer yaşayacak olursam, kendime öğüt vermekten sa-
kınacağım! Ölürsem eğer, benim başıma gelen, başkalarının dillerini tutmaları için örnek oluşturacak!
120