Page 18 - Özel Eğitim İhtiyacı Olan Öğrenciler
P. 18

ORTAÖĞRETİM KADEMESİNDE KAYNAŞTIRMA/BÜTÜNLEŞTİRME YOLUYLA EĞİTİM UYGULAMALARI

        ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ OLAN ÖĞRENCİLER

               Öğrenme güçlüğünü tanımlamak ve tanılamak zorlu bir süreçtir ve bu süreç, öğrenme güçlüğü kate-
        gorisinin sürekli olarak gelişip değişmesiyle daha da karmaşık hale gelmektedir (Özmen, 2017). Öğrenme güç-
        lüğüne dair tanımların çeşitliliği, bu alanın farklı kurumlar tarafından farklı kavramlarla tanımlanmasından,
        öğrenme güçlüğüne sahip öğrencilerin akademik performanslarının farklı profillere sahip olmasından ve çeşitli
        disiplinlerden uzmanların bu alanda çalışmalar yapmasından kaynaklanmaktadır. Örneğin, IDEA (Individuals
        with Disabilities Education Act-Engelli Bireyler Eğitim Yasası), Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklar Derneği (As-
        sociation for Children with Learning Disabilities), Öğrenme Güçlüğüne Yönelik Uyum Komitesi (Interagency
        Committee on Learning Disabilities) ve Ulusal Öğrenme Güçlüğü Ortak Konseyi (National Joint Council on Le-
        arning Disabilities) gibi kurumlar öğrenme güçlüğünü farklı şekillerde tanımlamışlardır. Bu tanımlar, kurumlar
        arası farklılıkları yansıttığı gibi, öğrenme güçlüğü alanında çalışan uzmanların kullandığı çeşitli terimlerle de
        genişlemiştir. Örneğin, bu uzmanlar tarafından öğrenme güçlüğü için kelime körlüğü, konjenital kelime körlü-
        ğü, gelişimsel bozukluk, disleksi, minimal beyin zedelenmesi gibi farklı ifadeler kullanılmaktadır.


        1. Tanım ve Sınıflama
               Öğrenme güçlüğü kavramı, Samuel Kirk tarafından 1963 yılında ilk kez tanımlanmış ve bu durum, dil,
        okuma, yazma, imla ve aritmetik gibi alanlarda bir veya daha fazla gelişim geriliği ya da bozulması olarak
        ifade edilmiştir. Alan yazında öğrenme güçlüğü, yazılı ve sözlü dili anlama ve kullanmada temel olan bir veya
        daha fazla bilişsel sürecin etkilenmesi sonucunda dinleme, düşünme, konuşma, okuma, yazma ve matematik-
        sel hesaplamalarda güçlük olarak tanımlanır (Fuchs ve diğerleri, 2000). Türkiye'de ise, Özel Eğitim Hizmetleri
        Yönetmeliği'ne göre öğrenme güçlüğü olan bireyler; yazılı veya sözlü dili anlamak ve kullanabilmek için gerekli
        olan bilgi alma süreçlerinden birinde veya birkaçında sorun yaşayan ve bu nedenle dinleme, konuşma, okuma,
        yazma, heceleme, dikkat yoğunlaştırma veya matematiksel işlemleri gerçekleştirme güçlüğü çeken ve özel eği-
        tim ile destek eğitim hizmetlerine ihtiyaç duyan bireyler olarak tanımlanmaktadır (MEB, 2006).




























        2. Tanılanma Süreci
               Özel gereksinimli öğrencilerin hangi yetersizlik kategorisine ait olduklarını belirleme sürecinde, Ameri-
        kan Psikiyatri Birliği (American Psychiatric Association-APA) tarafından yayımlanan ve geniş çapta kullanılan
        önemli bir kaynak olan DSM (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) sıklıkla başvurulan bir
        rehberdir. Bu kılavuz en son 2013 yılında güncellenmiş olup, halihazırda beşinci sürümü olan DSM-5 kullanıl-
        maktadır (APA, 2013). Bu güncelleme ile DSM-5, özel gereksinimli öğrencilerin yetersizlik türlerinin tanımlan-
        ması ve sınıflandırılmasında kritik bir kaynak olarak hizmet etmektedir.

    18
   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23