Page 17 - GELENEKSEL TÜRK SANATLARI MİNYATÜR 11
P. 17

Anadolu Selçuklularından kalan diğer önemli bir min-
          yatürlü yapıt da El-Sufî’nin yazdığı "Suvar el-Kevakîb el-
          Sâbita" adlı astronomi kitabıdır. Kitaptaki minyatürlerde
          insan, hayvan ve cansız nesnelerle simgeleştirilen yıldız-
          ların ve burçların betimlemeleri vardır.
            Minyatür, ulusal sanat niteliğini Selçuklular Dönemi'n-
          de kazanmış, bu dönemde "nakışhane" ve "nigarhane"
          denilen resim okulları kurulmuştur. Anadolu Selçukluları,
          kendisinden sonraki Osmanlı kültürünün kaynağı ve ön-
          cüsü olması açısından da büyük önem taşımaktadır.
            Her biri tarihî birer belge niteliği taşıyan Osmanlı min-
          yatürleri,  günümüzde  geçmişe  yönelik  bazı  hususların
          aydınlatılması  bakımından  önemlidir.  Osmanlının  saray
          hayatını, muharebe-muhasara, portre ve tarihî konula-
          rı anlatan minyatürler günümüzde tarihî bir belge olma
          dışında her biri birer sanat eseridir. Osmanlıdan günü-
          müze kadar gelebilen bu eserler üzerinde yapılan ince-
          lemeler sonucu eserlerin büyük bir çoğunluğunun Fatih
          Dönemi ve sonrasından kalma olduğu tespit edilmiştir.
          Osmanlı tarihi içinde Fatih Devri; Osmanlı minyatür sa-
          natı için bir dönüm noktası olmuş, özellikle İstanbul'un
          alınıp başkent yapılması ile ülke yalnız ekonomik hayatta
          değil bilim ve sanat alanında da bir refaha kavuşmuştur.      Görsel 1.19: Fatih Sultan Mehmet, Nakkaş Sinan Bey, TSMK
          Bilhassa Fatih'in yeni sarayında bir nakkaşhane kurup ba-
          şına Özbek asıllı Baba Nakkaş'ı getirmesi onun bu sana-
          ta ne kadar önem verdiğini göstermektedir. O dönemde
          dışarıdan sanatçılar getirildiği de bilinmektedir. Bunların
          en önemlisi Gentile Bellini'dir (Centile Bellini). Yine Fatih
          Devri'nde Sinan Bey adında bir nakkaş Venedik’e gide-
          rek orada Maestro Paolo'den (Mastori Pavli)  ders almış
          İstanbul'a döndüğünde Fatih’in bir portresini yapmıştır
          (Görsel 1.19). Minyatürde Fatih’in sol elinde mendil, sağ
          elinde ise koklamakta olduğu bir gül vardır. Gül, Hz. Mu-
          hammed’i dolayısıyla İslam'ı  simgelemektedir. Eserde,
          Fatih'in kuvvetli şahsiyeti de görülmektedir.
             Topkapı  Sarayı  Hazine  Dairesi'nde  bulunan  Fatih  al-
          bümünde yer alan örnekler arasında Siyahkalem imzalı
          minyatürler  de  dikkat  çekmektedir.  Bir  dizi  bozkır  hal-
          kının yaşamını ve inanç dünyasını anlatan bu minyatür-
          lerde büyüleyici bir etki göze çarpmaktadır. Minyatürler
          içinde değişik ırklardan figürler görülmektedir. Bu figür-       Görsel 1.20: Diyarbakır, Matrakçı Nasuh, TSMK
          ler boş bir yüzey üzerinde birbirini örtmeyecek biçimde
          sıralanmışlardır.
            Klasik minyatür, şeklini Kanuni Sultan Süleyman zama-
          nında almıştır. Konular genellikle saray yaşamı, savaş, av
          sahneleri, şehirler (Görsel 1.20, 1.21), sünnet düğünleri,
          törenler ve dinî hikâyelerdir.
           Kanuni  Sultan  Süleyman  Dönemi,  Osmanlı  İmpara-
          torluğu'nun  sanat ve bilim  alanında  en yüksek düzeye
          ulaştığı çağdır ve bu döneme ait pek çok eser günümüze
          kadar gelmiştir.  Osmanlı minyatürü en parlak dönemini
          yaşamış ve bazı nakkaşlar tarihe imzasını bu dönemde
          atmıştır.  Bunlardan en önemlisi  Matrakçı Nasuh'tur.
                                                                            Görsel 1.20: Marsilya Limanı, Matrakçı Nasuh, TSMK
                                                            14
   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22