Page 76 - İKİ BOYUTLU SANAT ATÖLYE 12
P. 76

4. ÜNİTE


               Renkler ya da şekillerin kişileri görsel olarak uyarması ve farkındalığa itmesi sonucu birçok farklı şey an-
               laşılabilir. Bulundukları pozisyon, uzaklık-yakınlık, önde-arkada olma, boşluk-doluluk, büyüklük-küçüklük,
               ağırlık-hafiflik, ışık-gölge, dikey-yatay olma gibi doğal denge ve yerçekimine göre değişkenlikler gösteren bu
               durumlar kompozisyon oluşturmada önemli yere sahiptir. Kompozisyonlar rastgele oluşturulmaz. Biçimle-
               rin ahenk ve uyum ile bulundukları yer bazı kıstaslara dayandırılır. Örneğin Rönesans Dönemi’nde yapılmış
               resimlerde geometrik örgülerden yararlanılmıştır. Açıları değişik, sağlamlık ve durgunluğun simgesi olan
               üçgenler üzerine kurulu kompozisyonlar; nesneler/figürler, grup ya da kümeler hâlinde bu örgü içerisine
               yerleştirilmiştir. Bu üçgenlerin yanında genellikle dikey hatlar, altında yatay hatlar, üst kısmında ise eğri ve
               yuvarlak hatlar bulunur. Bu sebeple kompozisyonlar, yukarıda sayılan hatların dengeli birlikteliklerinden
               doğar.


               Domenico Ghirlandaio’nun (1449-1494) eserlerinde kullandığı kompozisyon anlayışı Rönesans Dönemi ge-
               nel kompozisyon anlayışını yansıtır ancak sanatçının tema seçimine bağlı olarak bireysel bir kompozisyon
               anlayışının olduğu da görülmektedir. 15. yüzyılın “geleneksel” biçim anlayışından ayrılarak hacim, hareket
               ve ışık anlayışlarını kompozisyonlarında önemsemiştir. Genellikle durağan ve dengeli bir düzen anlayışı
               üstüne temellenmiş kompozisyonları, birer bütün olarak değil daha çok tek tek figürlerde ve ayrıntılarının
               işlenmesinde etkili bir boyut kazanmıştır. Antik sanatın Rönesans üzerindeki etkisi, sanatçının kompozisyon
               anlayışı üzerinde de etkili olmuştur (Görsel 4.11).


               “Magi’nin Hayranlığı” isimli eserin merkezî bir
               eksen etrafında düzenlenen kompozisyonunda,
               yatay  ve  dikey  hatlar  sadece  yön  olmakla
               kalmaz,   aynı   zamanda   kompozisyonun
               karakterini  belirler.  Bir  bakire  ve  kucağında
               tuttuğu  çocuk  figürleri,  kompozisyonun
               odak  noktasıdır.  Kalabalık,  panelin  dairesel
               şeklini yansıtan geniş bir yarım daire şeklinde
               düzenlenmiştir.  Bu  eserin  heybetli  boyutları,
               onun  en  üst  düzeyde  bir  kompozisyon
               olduğunu göstermektedir.

               Yüksek Rönesans kompozisyonları oran-oran-
               tı, denge ve ideal güzelliği vurgularken mani-
               yerizm, bu tür nitelikleri abartır ve genellikle
               asimetrik  ve  zarif  kompozisyonları  önemser.
               Rönesans  kompozisyonlarındaki  sıkı  düzen,
               denge ve netlik yerini gerilim, istikrarsızlık ve
               daha  serbest  bir  kompozisyon  anlayışına  bı-  Görsel 4.11: Kompozisyon Şeması (Magi'nin Hayranlığı, 1487,
                                                                   Domenico Ghirlandaio, Uffizi Galerisi, İtalya)
               rakmıştır. Bu yenilikler ile Maniyerist Dönem
               kompozisyon anlayışı ve sanatçıların bireysel kompozisyon anlayışları şekillenmiştir. Rönesans’ta izine pek
               rastlanmayan bireysel tercihlerin ve artistik anlayışların maniyerizmde yeşerdiğine tanık olunmaktadır. Sa-
               nattaki bu kıpırdanma, sanatçılar tarafından daha ileriye taşınmış bu sayede de sanatçılar Rönesans’ın
               kendilerini kısıtlayan kurallarından kurtularak dönemin ruhunu yansıtan kompozisyon anlayışları geliştire-
               bilmişlerdir.







    74
   71   72   73   74   75   76   77   78   79   80   81