Page 164 - GENEL SANAT TARİHİ 9
P. 164

GENEL SANAT TARİHİ

          Buhara-Semerkant yolu üzerinde yaptılmış olan Ribat-ı Melik Kervansarayı’ndan günümüze portali
          (Ana  giriş  kapısı)  ve  cephe  duvarı  kalmıştır.  Kervansaray  86x86  boyutlarında  kare  planlı  olarak
          yapılmıştır.  Kervansarayın  duvarları  tamamen  kerpiçten  yapılmış  ve  üzeri  tuğla  ile  kaplanmıştır.
          Eserin duvarları yuvarlak takviye kuleleri ile güçlendirilmiştir. Yapılan araştırmalara göre yapının arka
          kısmında üzerleri açık, üçlü bir avlu bulunmaktadır. Bu avlulardan sonra ikinci bir taş kapıdan geçilen
          merkezî kubbeli bölümün iki tarafın da da üzerleri yarı açık olarak bırakılmış avlular bulunmaktadır. Bu
          bölüm tasarımı  itibari sonraki Türk kervansaraylarına örnek olmuştur.
          Yapının en dikkat çekiçi kısmı olan portali dıştan silindirik formlu zincir motifleri çevrelemektedir.
          Zincir motifli olarak tasarlanan portalin yüksekliği yaklaşık 15 metredir. Portal içi içe geçmiş durumda
          tasarlanan sivri kemerli silmelerle hareketlendirilmiştir.
          B) Gazneli Dönemi Eserleri
          Gazneliler isimlerini kendilerine başkent olarak seçtikleri Gazne şehrinden almışlardır. Gazneli Devleti
          962-1186 yılları arasında Afganistan, Horasan ve Hindistan’ın kuzey bölgesinde hâkimiyet kurmuşlardır.
          Gazneliler en parlak dönemlerini Gazneli Mahmut Dönemi’nde yaşamışlardır. Gazneli Mahmut  başkent
          Gazne’ye çok sayıda medrese, kütüphane, cami ve kervansaray gibi yapılar yaptırmıştır. Bu yapılan
          eserler  sayesinde  Gazne  şehri  kendine  özgü  sanat  anlayışıyla  büyük  bir  kültür  ve  sanat  merkezi
          olmuştur. Gazneliler Dönemi mimari ve sanatı Karahanlılardan aldıkları bilgi birikimi ile birlikte gerek
          inşaat  gerekse  süsleme  açısından  kendisinden  sonra  gelen  Büyük  Selçuklu  sanatının  oluşumuna
          büyük etki etmiştir.
          Gazneli  sanatı  kendine  özgü  sanat  anlayışı  geliştirmiştir.  Yapıların  abidevi  yapılması,  yapılarda
          terrakotalı taş kullanılması, süslemelerde  yazı unsurunun bulunması, yapıların planlarında dört eyvan
          şemasının kullanılması  Gazneli sanatının özellikleri arasındadır. Gazneli sanatından günümüze fazla
          eser örneği kalmamıştır. Eserlerin günümüze kadar ulaşmamasının sebebi olarak  bölgede XI ve XII.
          yüzyılda olan olaylar ve Moğol istilası gösterilmektedir.
          Leşker-i Bazar Ulu Camii, Gazneli Mahmut tarafından Afganistan’ın Bust şehrinde bir saray kompleksi
          içine yaptırılmıştır. Günümüze sadece cami ve sarayın  harabeleri ulaşabilmiştir. Cami sarayın güney
          cephesinin  ön tarafında etrafı duvarlarla çevrili avlunun içinde bulunmaktadır. Camii 86x10.50 m
          ölçülerinde  yapılmıştır.  Caminin  temelinde  tuğla,  gövde  kısmında  kerpiç  kullanılmıştır.  Camide
          kullanılan  mihrap  önü  kubbesi  kendisinden  sonra  yapılacak  olan  camilere  örneklik  teşkil  etmesi
          bakımından önemlidir.

          Alçak  bir  taş  kaide  üzerindendeki  Sultan  III.  Mesud  Minaresi  (1115);  altta  tuğladan  sekiz  köşeli
          yıldız  biçiminde  yivli,  üstte  yukarıya  doğru  incelerek  yükselen  silindirik  gövdeden  ibarettir.  48  m
          yüksekliğindeki minarenin silindirik üst kısmı yıkılmıştır. İçinde spiral bir merdiveni bulunan minarenin
          tuğla gövdesi çok zengin kufi kitabeler, çeşitli bitki motifleri ve geometrik şekillerden meydana gelen
          süslemelerle tezyin edilmiştir.
          C) Büyük Selçuklu Dönemi Eserleri
          Horasan’da  1040’ta  kurulan  Büyük  Selçuklu  Devleti,  Alparslan  ve  Melikşah  devirlerinde  büyük
          bir  imparatorluk  hâline  gelmiştir.  1157’de  Sultan  Sencer’in  ölümünden  sonra  Irak,  Kirman,  Suriye
          Selçukluları ile devam eden imparatorluk; Atabeklerle Suriye ve Azerbaycan’da devamını bulmuş, XIII.
          yüzyılda da Anadolu’da Türkiye Selçukluları ile en parlak devrini yaşamıştır. İran’da Büyük Selçukluların
          geliştirdiği plan ve mimari formlar yalnız İran’da değil Doğu İslam dünyasında da devam etmiştir.
          İsfahan Mescid-i Cuması günümüze kadar geçirdiği tahribat, onarım, ekleme ve restorasyonlarla planı
          ve mimarisi sürekli olarak değişmiştir. Yapı üç aşamada yapılmıştır. İlk olarak Abbasiler Dönemi’nde
          kerpiç avlulu, çok sütunlu caminin yerine yapılmış ve bu günümüze ulaşmamıştır. İkinci aşamada
          Selçuklular tarafından yapılan cami, yapılan eklemelerle günümüze kadar gelmiştir. Cami Selçuklular
          Dönemi’nden sonra İlhanlılar, Akkoyunlular ve Safaviler zamanında yapılan ilavelerle yapılar topluluğu

          162
   159   160   161   162   163   164   165   166   167   168   169