Page 165 - GENEL SANAT TARİHİ 9
P. 165

TÜRK İSLAM SANATI

                                                              hâlini  almıştır.İsfahan  Mescid-i  Cuması;
                                                              Selçuklulardan sonra İlhanlılar, Muzafferiler,
                                                              Akkoyunlular ve Safeviler zamanında yapılan
                                                              ilavelerle  büyük  bir  yapı  topluluğu  hâline
                                                              gelmiştir. Yapı mihrap önü kubbeli bir harim,
                                                              dört eyvanlı revaklı bir avlu ve kuzeyde yer
                                                              alan küçük bir mekândan ibarettir. Camiye
                                                              giriş  avlunun  güney  cephesinde  bulunan
                                                              büyük  eyvandan  sağlanır.  Giriş  eyvanının
                                                              üzeri  kubbeyle  örtülüdür.  Yapı,  tezyinat
                                                              bakımından  oldukça  kuvvetli  bir  eserdir.
                                                              Çini  işçiliğinin  en  zengin  örneklerinin  yer
                                                              aldığı yapı cephesinde geometrik ve bitkisel
            Görsel 7.10: İsfahan Mescid-i Cuması çinileri, İran             figürler  bir  kompozisyon  oluşturur.  Yapının
                                                              revaklı  avlusunda  yer  alan  kemer  yüzeyleri
            ve kemerler arasında kalan duvar hatları çiniyle süslenmiştir (Görsel 7.10).
            Büyük Selçuklular Dönemi’nde medreselere devlet memuru yetiştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
            Vezir Nizâmülmülk tarafından düzenlenen ve Nizâmiye Medreseleri adıyla anılan medreselerin
            en ünlüsü Bağdat’taki Nizâmiye Medresesi’dir. Nişabur, Herat, Şam, Musul, Belh, Gazne, Merv ve
            Basra’daki medreseler onun kurduğu önemli öğretim merkezleridir. Bu kurumlarda geleceğin idari
            elitleri yetiştirildiği için müfredat İslam öğretileri ile birlikte fen, siyaset bilimi, tarih, coğrafya, dil ve
            edebiyat konularını da içermiştir. Nizâmülmülk bu medreselerin kurucusu değildir, o dönemdeki
            dağınık eğitim müesseselerini muntazam ve sistemli bir devlet teşekkülü hâline getiren kişidir.
            Devasa imparatorluğun bütün önemli merkezlerinde bizzat Nizamülmülk tarafından inşa ettirildiği
            için  “Nizâmiye”  olarak  anılan  bu  kurumlar  sonraki  bütün  medreselere  model  oluşturmuştur.
            Nizâmiyelerden hiçbiri günümüze kadar gelemediği için bu yapıların mimarisi hakkında fazlaca bir
            bilgi yoktur. Hargird ve Rey’de Alparslan’ın oğlu Melikşah zamanında yaptırılan iki medrese dışında
            diğer medreseler günümüze ulaşamamıştır. Horasan’da bulunan Hargird Medresesi (1087), harabe
            hâlindedir. Kare bir avlu etrafında dört eyvandan oluşan plana sahiptir. Eyvanın (üç yönden kapalı,
            bir  yönden  açık,  üstü  örtülü  mekân)  tuğla  hamurundan  yapılan  çiçekli  kitabesi  bugün  Tahran
            Müzesindedir.  Sultan  Melikşah  tarafından  yaptırılan  diğer  medrese  ise  Rey  Medresesi’dir.  Dört
            eyvanlı olarak yapılan medrese zengin stuko süslemelere sahiptir. Medresenin günümüze kadar
            ulaşan kısımlarında bulunan süslemelerin geometrik bölümler içerisinde kıvrık dallardan meydana
            geldiği görülmektedir. Medresenin mihrap bölümü, içinde karşılıklı iki sülün ve diğer kuş figürlerinin
            yer aldığı süslemeleri ile dikkat çekmektedir.
            Sultan Sencer Türbesi (1153-1157) Türkmenistan’ın Merv şehrinde Muhammed bin Atsız tarafından
            inşa edilmiştir (Görsel 7.11). Selçuklu türbe mimarlığının şaheseridir. Selçuklu türbe mimarisinin o
                                                     zamana  kadar  gerçekleştirdiği  gelişme  ve  yenilikleri
                                                     barındıran  bir  örnektir.  Türbe  kare  kaide  üzerine
                                                     galerilerin oluşturduğu sekizgene oturan 17 m çapında
                                                     kubbe  ile  örtülüdür.  Türbenin  duvarlarının  kalılığı
                                                     5  metreyi  bulmaktadır.  Yapının  tasarlanmasında
                                                     eski  Türk  çadırlarından  ilham  alınmıştır.  Yapının
                                                     kalın  duvarları  iç  kısımlarda  nişlerle  hafifletilmiş,
                                                     doğu  ve  batı  kısımlarında  yer  alan  nişler  ise  giriş
                                                     olarak  düzenlenmiştir.  Türbenin  orijinal  süslemeleri
                                                     yalancı  mermer  ve  firuze  renkli  tuğlalar  kullanılarak
                                                     oluşturulmuştur.  Yapı  2005  yılında  Türkiye’nin
                                                     çabalarıyla restore edilmiştir.
            Görsel 7.11: Sultan Sencer Türbesi, Merv
                                                                                                    163
   160   161   162   163   164   165   166   167   168   169   170