Page 130 - TÜRK İSLAM SANATI TARİHİ 11
P. 130
6. ÜNİTE
Ali Hadi Bara ve Zühtü Müridoğlu, Cumhuriyet’in ilk
yıllarında yetişen Türk heykel sanatçılarının en güçlü
isimleri arasında kabul edilmektedir. Birlikte anıtlar oluş-
turmuş, paylaştıkları atölye hocalıkları ve 1950’lerden
sonra yöneldikleri soyut heykel anlayışını akademiye
taşımış böylece heykel tarihinde Cumhuriyet’in ilk ku-
şak heykelcileri olarak önemli bir yer tutmuşlardır. Ali
Hadi Bara (1906-1971), Sanayiinefise Mektebinde
öğrenim gördükten sonra Avrupa sınavını kazanarak
Paris’e gitmiş; 1930’da yurda dönünce akademi kadro-
larında görev almıştır. 1949 yılında tekrar Paris’e gitmiş,
o dönemde Paris’te hâkim olan non-figüratif (figürsüz)
sanattan etkilenerek yurda dönmüş ve tamamen soyut
heykellere yönelmiştir. Bara’nın soyut demir heykelleri
bir yandan boşluğu yutmakta diğer yandan da uzay
içerisinde farklı geometrik düzlemler oluşturmaktadır.
Eserleri arasında Mareşal Fevzi Çakmak Büstü, Adana
Anıtı, Harbiye Anıtı, Boşlukta Sürekli Biçim heykeli yer
almaktadır (Görsel 6.8).
Anıt Heykeller
Anıt heykeller kent içinde, park, meydan, cadde, sokak
gibi kamuya açık alanlarda yer alan; bir olayın ya da
kişinin anısını canlı tutmak, geleceğe aktarmak üzere
meydana getirilen simge niteliğinde büyük boyutlu ya-
pıtlardır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında gerek ülkede yeni
düzenin yerleştirilmesi gerekse ulusal bilincin uyandı-
Görsel 6.8: Boşlukta Sürekli rılıp güçlendirilmesi düşüncesinden hareketle büyük
Biçim, Ali Hadi Bara, 1952, Resim kentlerin meydanlarına Kurtuluş Savaşı sonrası Cumhu-
ve Heykel Müzesi, İstanbul riyet ve ilkelerini konu alan anıtların diktirilmesine modern şehircilik anlayışının gere-
ği, devlet ideolojisinin sembolü olarak gereksinim duyulmuş ve bu düşünce hayata
geçirilmiştir. Cumhuriyet Dönemi anıt heykelleri genel olarak heykel ve kaide olmak
üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Heykelin konusu Atatürk iken kaidede Kurtuluş Sava-
şı, zaferler ve devrimleri konu alan rölyefler ve kimi yazıtlar yer alabilmektedir.
Türk toplumunun yaşamına Cumhuriyet ile birlikte giren anıt
heykel farklı bir teknik ve deneyim zorunluluğunu da berabe-
rinde getiriyordu. Bu anlamda yetişmiş heykeltıraşlarımızın ol-
mayışı, tasarımın uygulanması aşamasında önem taşıyan teknik
alt kadronun bulunmayışı gibi nedenlerle ilk örnekler yabancı
sanatçılara sipariş yoluyla yaptırılmıştır. Avusturyalı heykeltraş
Heinrich Krippel (Henri Krippel) (1883-1945) tarafından ya-
pılan ve 3 Ekim 1926 tarihinde İstanbul Sarayburnu Parkı’na
dikilen Atatürk Anıtı en erken tarihli eserdir. 24 Kasım 1927
tarihinde açılış töreni yapılan Ankara Ulus Meydan Anıtı da
Krippel’in eseridir (Görsel 6.9). Dökümü Viyana’da yapılarak Tür-
kiye’ye getirilen bronz heykelde Atatürk, meşhur ‘‘Sakarya’’ adlı
atının üzerinde asker giysileri içinde atının dizginlerini iki eli ile
tutar vaziyette betimlenmiştir. Kaidenin ön cephesinde sağ ve
sol başlarda birer Türk askeri figürü, arka cephesinde ise ortada
mermi taşıyan bir Türk kadını figürü yer almıştır. Bu figürler, si-
vil halkın ve Türk askerinin Kurtuluş Savaşı’nda birlikte verdiği
Görsel 6.9: Ulus Meydan Anıtı,
Heinrich Krippel, 1927, Ankara mücadeleyi simgelemektedir. Ayrıca kaidenin sağ tarafında yer
alan iki parça hâlindeki kabartmaların alt kısmında Atatürk, Mareşal Fevzi Çakmak ve
İsmet İnönü askerlerle birlikte gösterilmiştir. Kaidenin üzerinde yer alan kabartmalar-
da da Kurtuluş Savaşı ve zaferi konuları işlenmiştir.
128

