Page 132 - TÜRK İSLAM SANATI TARİHİ 11
P. 132
6. ÜNİTE
6.4. CUMHURİYET DÖNEMİ RESİM SANATI
Türk resim sanatında XIX. yüzyıla kadar Türk-İslam geleneğinden gelen minyatür
sanatının egemen olduğu görülmektedir. XVIII. yüzyıl başlarından itibaren
yoğunlaşan Batılılaşma hareketleri resim alanında da etkili olmuştur. Osmanlıda
ekonomik, siyasal, toplumsal ve askerî alanlarda yaşanan bu gelişmelere
paralel olarak resim sanatında da yenilik hareketleri kendini göstermiştir. XIX.
yüzyıl sonlarına gelindiğinde Batılı anlamda tuval resmine geçiş başlamıştır.
Bu dönemde Avrupa’da eğitim gören Türk ressamları bu gelişmeye öncülük
etmişlerdir. İstanbul’da, 1883 yılında Osman Hamdi Bey’in müdürlüğünü yaptığı
Sanayiinefise Mekte binin kurulması Türk resmi açısından oldukça önemli bir
gelişmedir. 1908’deki II. Meşrutiyet’in ilanının sağladığı rahat ortamda, 1909’da
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti kurulmuştur. Bu kuruluş, 1921’de Türk Ressamlar
Cemiyeti, 1926’da Türk Sanayiinefise Birliği ve 1929’da ise Güzel Sanatlar Birliği
adını almıştır.
1914 Çallı Kuşağı
1914 Kuşağı, 1910 yılında Sanayiinefise Mektebinden mezun olduktan sonra
devlet tarafından Paris’e resim eğitimi için gönderilen ve 1914 yılında I. Dünya
Savaşı’nın başlamasıyla yurda dönerek Türk resim sanatında yeni bir dönem
başlatan ressamlar topluluğudur. “Türk İzlenimcileri”, “1914 Kuşağı” ya da “Çallı
Kuşağı” olarak da adlandırılmıştır. İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Mehmet Ruhi Arel,
Sami Yetik, Ali Sami Boyar, Hoca Ali Rıza, Mehmet Ali Laga, Namık İsmail, Nazmi
Ziya Güran, Feyhaman Duran, Avni Lifij bu kuşağı oluşturan sanatçılar arasında
yer almıştır.
1914 Kuşağı sanatçıları yurda döndükten sonra Osmanlı Ressamlar Cemiyeti
çatısı altında bir araya gelmişlerdir. Batı resim sanatından etkilenmekle birlikte
Batılı izlenimcilere oranla daha rahat ve içgüdüsel davranarak kendilerine özgü
bir doğaya yaklaşım biçimini özümsemiş, genel olarak figürlü kompozisyon ve
portre alanında izlenimci tarzda eserler meydana getirmişlerdir. 1916 yılından
itibaren her yıl düzenli olarak Galatasaraylılar Yurdu’nda sergiler açmışlardır.
Galatasaray sergileri Türk resim sanatında yenilikçi görüşlerin hayata geçirilmesi ve
yaygınlaşmasında önemli bir rol üslenmiştir. Ayrıca Galatasaray Sergisi, Türkiye’de
gerçekleşen ilk sürekli sergi olma niteliğini taşımaktadır. Ressamlar, Haliç ile
Boğaziçi kıyılarını ustalıkla resmederek Türk resminde “Boğaziçi manzaraları”
diye bilinen türün mimarı olmuşlardır. Bu kuşağın en büyük hizmetlerinden
biri Cumhuriyet’in ilk yıllarında akademideki hocalıkları sırasında başarılı bir
öğrenci grubunu yetiştirip Avrupa’ya göndermeleridir. İbrahim Çallı ve kuşağının
yetiştirdiği öğrenciler; Türk resim sanatının temel taşları olan sanatçı grupları
olarak hem Cumhuriyet Dönemi’nin ilk ressamları olmuş hem de Cumhuriyet
tarihinin ilk sanatçı birliğini kurmuşlardır. Bu sanatçılar, günümüz sanat ortamının
oluşmasına öncülük etmiş; kendilerinden sonra gelen yeni sanatçı ve sanatçı
gruplarına farklı ufuklar açmışlardır.
1906’da Sanayiinefise Mektebi Resim Bölümüne yazılan İbrahim Çallı (1882-
1960) 1910 yılında eğitimini tamamladıktan sonra devlet tarafından Paris’e
gönderilmiştir. 1914 yılında I. Dünya Savaşı başlayınca yurda dönmüş ve
Sanayiinefise Mektebinde Valaury (Valeri)’nin yardımcısı olarak görev yapmıştır.
Daha sonra atölye öğretmeni görevini üstlenen sanatçı, emekli olduğu 1947’ye
kadar aynı görevde kalmıştır.
İbrahim Çallı, 1914-1923 yıllarında o günkü sosyal hayatla ilgili konulara yer ver-
miş; ada gezintileri, kır âlemleri, ada ve Boğaz manzaraları, süslü odalar içinde şık
giyimli kadın portreleri, burjuva çevresine bağlı sanatseverlerin portrelerini çok
çekici bir üslup ve hoş bir renk cümbüşü içinde belirtmiştir. 1923’ten sonraki evre-
de ise İstiklâl Harbi ve devrimlerle ilgili kompozisyonlar, Atatürk portreleri, zeybek
ve köylü hayatıyla ilgili konuları işlemiş; manzara ve natürmort resimler yapmıştır.
130

