Page 136 - TÜRK İSLAM SANATI 11
P. 136

5. ÜNİTE



                     ticari hayat yaşanmamıştır. Yine de kervansaray yapımına devam edildiği hâlde boyutları
                     giderek küçülmeye başlamış olan süslü giriş taç kapıları, gösterişli, heybetli taş yapılar
                     yerini kireç sıvalı yapılara bırakmıştır.
                        14 ve 15. yüzyıl Anadolu'sunun hemen her bölgesinde görülmeye başlanan tek kubbeli
                     plan şeması, teknik olanakların zorlanmasıyla yeni mekânsal gelişmelere öncü olmuştur. Bu
                     yapılarda denenen merkezi plan şeması, Osmanlı Dönemi’nin tek kubbeli ve üç bölümlü
                     son cemaat yeri bulunan klasik cami tipini oluşturmuş ve gelişerek anıtsal, merkezi planlı
                     Osmanlı camilerini hazırlamıştır.
                        Beylikler Dönemi’nde Selçuklu süsleme ve yapı sanatına birtakım yenilikler getirilmiştir.
                     Bu  yenilikler  daha  çok  cami  mimarisinde  görülmektedir.  Yeniliklerin  başında;  mekân
                     anlayışının gelişmeye başlaması, son cemaat yeri uygulamasının ortaya çıkması, avlunun
                     cami gövdesine katılması, taç kapıların sadeleşmesi, mermer kaplamaların kullanılması, iç
                     ve dış düzen uyumu gibi özellikler gelmektedir. Bunların da daha çok Anadolu’nun batı
                     bölgelerinde  hüküm  sürmüş  olan  Saruhan, Aydın,  Menteşe  ve  Osmanoğullarının  vücuda
                     getirmiş oldukları cami ve medreselerde gerçekleştirilmiş olduğu görülmektedir. Türk sanatı
                     tarihinde  hiç  şüphesiz  önemli  yerleri  olmakla  beraber  Karaman  ve  Eşrefoğullarının  yapı
                     sanatı daha çok Selçuklu sanat anlayışını devam ettirmiştir. Bu anlayış medreselerde daha
                     açık olarak görülmektedir.
                        A ) Toplu Mekân Anlayışı
                        Beylikler Dönemi’nde mekânın toplu olarak ele alındığı ilk olarak Saruhanoğullarından
                     İshak  Çelebi'nin  1366  yılında  Manisa'da  yaptırdığı  ve  kendi  adını  taşıyan  Ulu  Camii’de
                     görülmektedir. Bu çok sütunlu yapıda 10x8 m çapında olan kubbe, mekânı bir sekizgene
                     çeviren altı ayağa ve kıble duvarına oturtularak büyük bir boşluk sağlanmıştır (Görsel 5.80).
                     Böylece Anadolu'da ilk defa çok sütunlu cami bünyesinde toplu ve geniş bir mekâna doğru
                     gidilirken Selçuklular zamanında az yapılmış fakat çok yayılmamış olan Konya'daki İnce
                     Minareli Medrese ve Karatay Medresesi gibi tek kubbeli küçük eserler Beylikler Devri’nde
                     devam etmiştir.






































                                                 Görsel 5.80: Manisa Ulu Camii planı



                                                           133
   131   132   133   134   135   136   137   138   139   140   141