Page 172 - TÜRK İSLAM SANATI 11
P. 172
6. ÜNİTE
ve süslemede sıklıkla kullanılmıştır. Sarayın teşrifatında Kuzey Afrika etkileri belli
olmaktadır. Sarayın taht salonunun süslemelerinde Alman Kralı I. Wilhelm için yapılan
Almanya’daki Wilhelma Sarayı örnek alınmıştır. İkili sütun grupları ve bu sütunların
taşıdığı yüksek kirişlerin benzerliği bu saraydan etkilenildiğini göstermektedir. Taht
salonunda kubbe kullanılması Batı sanatının etkilerindendir. Sarayın iç düzenlemesinde
görülen Kuzey Afrika etkisi dış cephe biçimlendirmelerinde yerini klasik ve Gotik
mimarinin etkin olduğu düzenlemeye bırakmıştır. Pencereleri ve katları birbirinden ayıran
silmelerin üzerinde Gotik tarzda kuşaklar yer almaktadır. Çok sayıda renkli mermerin
kullanılmasıyla yapı gösterişli bir görünüm kazanmıştır. II. Meşrutiyet Dönemi’nde meclis
olarak kullanılan ve 1910 yılında çıkan büyük bir yangın sonucu tamamen yanan saray
1987 yılında restore edilmiştir.
B) Çeşmeler
Osmanlı şehirlerinde halkın su ihtiyacını karşılamak için çok sayıda çeşme yapılmıştır.
Su yapılarından olan çeşmeler, halka hizmet etmek, sevap kazanmak amacıyla mahalle
aralarında ve külliyelerde yapılmıştır. Osmanlı su mimarisinin diğer önemli örneği de 17.
yüzyıldan itibaren çeşmelere eklenen sebillerdir. Cadde ve sokak aralarına, külliyelerin dış
kısımlarına, anıtsal çeşmelerin köşelerine yapılan sebiller, genellikle kubbelidir. Batılı-
laşma Dönemi’nde özellikle meydanlarda kitabeli ve birkaç yüzlü çeşmeler yapılmaya
başlanmıştır. 18. yüzyılda yapılmaya başlanan çeşmeler genellikle meydanlara ve halkın
uğradığı yerlere yapılmıştır. Bu durumu İngiliz tarihçisi Crawford (Kırafort) “Türk açık
havada, sokaklarda, meydanlardaki çeşmelerin altında ve çarşının dükkânlarında müsait
olduğu zamanlarda kahvesini içer, sohbetini yapar…” diye tarif etmiştir. Meydanlarda
etrafı açık ve dört yönden algılanabilen çeşmeler, çevresinde oturulup dinlenilebilen
yapılar olmalarından dolayı meydan çeşmeleri olarak tanımlanmışlardır. İstanbul dışında
fazla görülmeyen bu çeşmeler devletin gücünün simgesi olarak görülmüştür (Görsel 6.37).
Görsel 6.37: Sultan III. Ahmet Çe mesi,Üsküdar,
İstanbul
1728’de yapılan III. Ahmet Çeşmesi, çeşme mimarisinin önemli örneklerindendir. Top-
kapı Sarayı’nın Bab-ı Hümayun Kapısı önünde yaptırılmış olan çeşme İstanbul’un simge
yapılarından birisidir. Çeşme, Sultan III. Ahmet tarafından Mimar Ahmet Ağa’ya
yaptırılmıştır. Kare şeklinde olan yapının her cephesinde çeşme, dört köşesinde ise sebil
bulunmaktadır. Çeşmelerin yanında mihrap nişine benzer oturma girintileri vardır. Çeşme
geniş saçaklı bir yapı olup beş küçük kubbeli kesik piramide benzer bir çatı ile örtülmüştür.
169