Page 123 - TÜRK MÜZİĞİ TARİHİ 12
P. 123
3. ÜNİTE
timi tamamlanan öğrenciler yetenekleri doğrultusunda çalgı bölüklerine yönlendirilmiştir. Öğrencinin çalgısı ile
ilgili eğitimine, bağlı olduğu bölükte devam edilmiştir. Toplu olarak yapılan icralar sayesinde de öğrencilerin eşlik
kabiliyetleri geliştirilmiştir.
Yüzyıllar boyunca varlığını sürdüren mehterhanelerde verilen eğitimler sonucunda büyük saz sanatkârları
ve bestekârlar da yetişmiştir. Bu bestekârların mehter için bestelediği eserler, Türk müziği repertuvarına önemli
katkılar sağlamıştır.
Osmanlı Dönemi’nde Batılılaşma hareketleri doğrultusunda, Mehterhaneler kapatılarak Batıdaki bando düze-
nine sahip olan Mızıka-i Hümayun kurulmuştur (Görsel 3.14).
Mızıka-i Hümayunun kurulmasından sonra Enderun’daki müzik bölümü kapatılmış, geleneksel Türk müziği
icrası Mızıka-i Hümayun çatısında kurulan fasıl heyeti tarafından yürütülmüştür. Osmanlı sarayında askerî müzik,
Türk ve Batı müziği eğitimi ve icrası da Mızıka-i Hümayun tarafından yapılmıştır.
Çalgı icrasına odaklanan Donizetti, kurumun çalgı eğitimi sistemini oluşturmuştur. Öğrencilerin yan flüt, pi-
yano, armoni, çalgı bilgisi, Avrupa müziği ve kompozisyon eğitimlerini kendisi vermiştir. Mızıka-i Hümayunda
Donizetti döneminde kurulan saray orkestrası da müzik eğitiminin uygulama alanı olmuş, orkestra kısa sürede
konserler vermeye başlamıştır.
Guiseppe Donizetti, ders vermeleri için Avrupalı müzisyenleri İstanbul’a davet etmiştir. Mızıka-i Hümayunda
yetişen öğretmenlerin de kurumda ders vermeye başlamasıyla eğitim faaliyetlerine hem yerli hem de yabancı
eğitimcilerle devam edilmiştir.
Guiseppe Donizetti, bando ve orkestranın çalgı ihtiyacını karşılamak üzere Avrupa’dan çok sayıda enstrüman
getirtmiştir. Osmanlı’da zamanla gelişen çalgı yapımı faaliyetleriyle müzik topluluklarında yerli çalgılar da yer
almıştır.
Mızıka-i Hümayunda geleneksel Türk müziğinin dalları olan fasıl heyeti ve müezzinan bölümleri kurulmuştur.
Fasıl heyeti, önceleri geleneksel müzik icra ederken daha sonra faslı cedit (yeni fasıl) ve faslı atik (eski fasıl)
olarak ikiye ayrılmıştır. Faslı atik geleneksel Türk müziği icrasına devam etmiş, faslı cedit ise Türk müziğine Batı
çalgılarının eklendiği yeni bir anlayış sergilemiştir. Fasl-ı cedit, Batı müziğindeki majör-minör dizilere benzer ma-
kamlarda bestelenmiş peşrev, saz semaisi, şarkı, köçekçe ve oyun havalarının armonize edilmesiyle oluşan bir
repertuvar seslendirmiştir.
Müezzinan bölümünde yetişenlerin asli görevi dinî müzik icrası olmuştur. Bu bölümde yetişenler beş vakit
namazda, saraydaki dinî törenlerde, cuma ve bayram selamlıklarında görev yapmış, fasıl heyetinde vazife alabile-
cek şekilde yetiştirilmiş, usul ve makam öğrenmişlerdir.
Görsel 3.14: Mızıka-i Hümayun orkestrası
122 TÜRK MÜZİĞİ EĞİTİM KURUMLARI