Page 246 - TİYATRO TARİHİ 9
P. 246

Bu dönemde açılan diğer önemli tiyatro binası Odeon’dur. 20. yy.da sinema binası hâline getirilen bu binada
          dönemin önemli tiyatro toplulukları oyunlarını sahnelenmiştir. Odeon  Tiyatrosu, bina yapısının genişliği
          yönüyle oldukça kalabalık seyirci topluluklarını misafir etmiştir.

          Tiyatro Pratikleri
          Tanzimat Dönemi’nde iki tür tiyatro yapma pratiği uygulanmıştır. Bu pratikler kısaca şöyledir:

          Gösterime Dayalı Tiyatro: Geleneksel Türk Tiyatrosu formlarından oluşan, doğaçlamaya dayalı meddah, orta
          oyunu ve Karagöz oyunlarını içerir. XIX. yüzyılda ortaya çıkan tuluat tiyatrosu pratiği de Osmanlı kent kültürüne
          özgü gösterime dayalı, metinsiz tiyatro yapma pratiğidir.

          Osmanlı İmparatorluğu’nda Tanzimat Dönemi’nin yaşandığı tarih aralığında eğlence hayatı Ramazan ve donan-
          ma gecelerinde hareketlilik kazanmıştır. Halkın tek eğlence yeri, yeni açılan tiyatrolar olmuştur. Geleneksel Türk
          tiyatrosundaki Karagöz, meddah, orta oyunu gibi açık alanda oynanan oyunlar XIX. yüzyılda tiyatro binalarının
          inşa edilmesiyle kapalı mekânlarda da oynamaya başlamıştır. Kapalı mekânlarda doğaçlamaya dayalı olarak
          sahnelenen tiyatro pratiğine tuluat tiyatrosu adı verilmiştir.

          Tuluat tiyatrosu, geleneksel Türk tiyatrosu ile Batı tarzı tiyatronun özgün bir sentezidir. Bu yerli tiyatro pratiğinde
          orta oyunundakine benzer kalıplaşmış yerel tipler vardır. En çok tekrar eden tipler İhtiyar, Efendi, Genç Âşık,
          Hain, Tiran, Hizmetçi, Dadı ile Uşak tiplemeleridir. Halkın en çok hoşuna giden komik tipleme uşak rolüne
          çıkan ve İbiş diye bilinen tipleme olmuştur.

          Tuluat tiyatrosu oyuncuları sadece belirli rollerde tanınmış ve hep o rollere çıkmıştır. Tuluat oyuncuları tragedya,
          komedya, melodram ve dram türündeki pek çok eseri kendi üsluplarına göre doğaçlama olarak uyarlama
          becerisine sahiptir. Tuluatçıların birçoğu aynı zamanda orta oyunu sanatçısı oldukları için ikisi arasındaki ayrımı
          belirtmek için tuluat oyununa çıktıklarında perdeliye çıkmak deyimini kullanmışlardır. XIX. yüzyılda aydın
          kesim Batı tarzı tiyatro sahneleyen toplulukların oyunlarına, halk kesimi ise  çoğunlukla  tuluat tiyatrolarına
          gitmiştir. Tuluat tiyatrosu toplulukları gezici topluluklar oldukları için sinema, tiyatro, bahçe, kahvehanelerde
          sahne almıştır.

          Metne  Dayalı Tiyatro:  Batı tiyatrosundan öğrenilen yazılı metinlerin çeviri ve uyarlamalar yoluyla basılıp
          tiyatro gruplarınca sahnelenmesine dayalı, Batı tarzı tiyatro yapma pratiğini içerir. Bu tiyatro pratiğinde önce
          yazılı bir metin oluşturulur. Ardından ortaya çıkan yazılı metin yönetmen, oyuncular ve teknik görevlilerin
          grup çalışmasıyla prova yapılarak hazırlanır. Uzun süren hazırlık çalışmalarından sonra oyun seyirci karşısında
          sahnelenir. Yazılı metnin uygulamasını içerdiği için Batı tarzı tiyatro yapma pratiği metinli tiyatro olarak da
          bilinir.

          Metne dayalı tiyatro, Tanzimat Dönemi içinde Batı ile kültürel temaslar neticesinde öğrenilmiştir. Batı tiyatrosu
          benzetmeci tiyatro yapma geçmişine sahiptir. Bu tiyatroda esas olan öncelikle yazılı bir tiyatro metni elde
          etmektir. Gösterim, yazılı metinden sonra gelir. Metin nasıl yazıldıysa sahnede o canlandırılır. Sahne üzerinde
          gösterilenler gerçeğe benzetilerek canlandırılır. Bu biçimde tiyatro yapmak Türk seyircisi için yenidir çünkü
          seyirci Karagöz, meddah, orta oyunu gibi gösterime dayalı geleneksel oyun formlarını izlemeye alışkındır. Bu
          nedenle Batı tarzı tiyatro yapma ve izleme alışkanlığını halka kazandırma görevi Osmanlı aydınlarına düşmüştür.

                                               =   BİLGİ KUTUSU

            XIX. yüzyılda İstanbul tuluat toplulukları arasında çıkmış ve dönemin sahne ve eğlence yaşamında kanto
            türü de yer bulmuştur. Kanto; şarkılı, danslı ve taklitli bir gösteridir. Ünlü kanto eserleri arasında Gemici
            Dansı, İranlı Avcı, Küçücüksün, Şirinsin, Külhanbey, Kabak, Efe, Bülbül gibi eserler yer alır.








        244
                                                     14. ÜNİTE
   241   242   243   244   245   246   247   248   249   250   251