Page 124 - Türkçeyi Etkili Kullananlar
P. 124

Etkinlik




            3.   Aşağıdaki sol sütunda Dîvânü Lugâti’t-Türk’te yer alan atasözlerinden bazı örnekler ve sağ
                 sütunda bu örneklerin Türkiye Türkçesindeki karşılıkları verilmiştir. Atasözlerinin başındaki
                 numaraları sağ sütundaki ifadelerden uygun olanın başına yazarak atasözlerini Türkiye
                 Türkçesindeki karşılıkları ile eşleştiriniz.



                    I.   Bar bakır, yok altın.         (      )  a)  Yüze bakma, erdem ara.

                   II.   Ot tese ağız köymes.          (      )  b)  Güneşe bakanın gözü kamaşır.
                   III.  Uma kelse kut kelir.          (      )  c)  Üşengece bulut yük olur.

                   IV.   Ermegüge bulıt yük bolır.     (      )  ç)  Et tırnaktan ayrılmaz.
                   V.    Künge baksa köz kamar.        (      )  d)  Kedi yavrusu miyavlayarak doğar.

                   VI.   Tılın tügmüşni tışın yazmas.  (      )  e)  Konuk gelirse kut (uğur) gelir.
                   VII.  Etli tırngaklı edhirmes.      (      )  f)  Ateş deyince ağız yanmaz.

                  VIII.  Yüzge körme, erdem tile.      (      )  g)  Var bakır, yok altın.
                   IX.   Muş oglı muyavu togar.        (      )  ğ)  Dağ dağa kavuşmaz, kişi kişiye kavuşur.

                                                       (      )  h)  Dil ile düğümlenen diş ile çözülmez.



            4.   Aşağıda Dîvânü Lugâti’t-Türk’ten alınan örnekler ve eserin özellikleri ile ilgili ifadeler
                 verilmiştir. İfadelerin karşısına numaralanmış örneklerden uygun olanları yazınız. (Bir
                 örnek, birden fazla ifade ile ilgili olabilir.)

                         Dîvânü Lugâti’t-Türk’ten Alınan Örnekler

                  I.     ögüt: Öğüt. Şu beyitte de gelmiştir:
                         Algıl ögüt mendin oğul erdem tile.
                         Boyda uluğ bilge bolup bilginğ ula.
                         “Oğul! benden öğüt al, fazilet dile.
                         Ulus arasında büyük bilgin ol, bilgini yay”. (Ey oğul! Benden öğüt al, edep ve
                         terbiyeye çalış, tâ ki ulusun büyüğü olasın, onlar arasında edep ve hikmetin yayıla).
                  II.    epmek: Yağma, Tohsı boylarıyla Oğuz ve Kıpçaklardan birtakımlarının dillerince
                         “ekmek” demektir. Bunun Arapçada örneği vardır: Çıkak yakınlığı yüzünden b’nin
                         vav harfine, vav harfinin t’ye çevrilmesi gibi… Fakat bu kural Türkçeye uzaktır.

                  III.   İsimlerde ve fiillerde işin devam etmekte olduğuna bir belge bulunursa kelimenin
                         ortasındaki g (gayn) harfini atmakta Oğuzlarla Kıpçaklar birbirlerine uymuşlardır.
                         İsme örnek: Türkler “boğaz”a “tamgak”, öbürleri “tamak” derler.

                  IV.    tokuç: Çörek. Bu kelime “tok er” sözünden alınmıştır, “tok adam” demektir; çörek
                         insanı doyurduğu için böyle denilmiştir.

                  V.     köçürme: Köçürme oyun, “ondört” adı dahi verilen bir oyun. Yerde kale gibi dört
                         çizgi çizilir, sonra ona on kapı yapılır, fındık ve fındığa benzer şeylerle bu kapılar
                         üzerinde oyun oynanır.
                  VI.    kagut: Kavut darıdan yapılan bir yemektir. Bu, şu surette yapılır: Darı kaynatılır,
                         kurutulur, sonra dövülür, un gibi inceltilir, yağla ve şekerle karıştırılır, böylelikle yeni
                         doğurmuş olan kadınlara verilen bir yemek olur.





      122                                      Türk Dili ve Edebiyatı
   119   120   121   122   123   124   125   126   127   128   129