Page 190 - Türkçeyi Etkili Kullananlar
P. 190
Etkinlik
2. Aşağıdaki metnin önce tamamını, ardından altı çizili bölümlerini çıkardıktan sonra
okuyunuz. İkinci okuyuşta nasıl bir farklılık oluşmaktadır? Buradan hareketle yazarın
üslubuyla ilgili neler söylenebilir? Açıklayınız.
Güneş
(…)
Bir akşamüstü, tarçınlı akide şekeri renginde ve sertliğindeki güneş, batmadan evvel,
önümüzde, gene kendi renginde bir hurma ormanı tablosu aydınlattı. Sonra hasır damlı,
kamış duvarlı yığın yığın evler, tüten dumanlar, başlarında testilerle sudan dönen kızlar
gördük. Her şeyi, hepsi de o akide kızıllığında cam gibi parlak, cilalı, içi dışı aydınlık, ferah,
hoş renkte idi, peri masalı kadar süslü, sevindirici, acayip, sanki yalandı.
(…)
(Refik Halit Karay, Gurbet Hikâyeleri )
..........................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................
3. Refik Halit Karay eserlerinde deyim, özdeyiş ve atasözlerine sık sık yer veren bir yazardır.
Aşağıdaki metinde yay ayraçla boş bırakılan yerde, “Çok sevilen bir şey yapılırken veya
sevilen bir yiyecek yenilirken sonuç kötü de olsa zor veya kötü şeylere katlanılır.” anlamına
gelen hangi atasözü kullanılmıştır? Bu atasözünü parçanın bağlamından hareketle tahmin
ederek tahmininizi boş bırakılan yere yazınız.
Koca Öküz
Baba “Ya Allah!” nidasıyla yerinden zorla, oğluna abanarak kalktı. Bacaklarında sızılar
vardı. İlle Çiçek Emine eve geleli Mustafa büsbütün çökmüştü; ara sıra sol dizine bir ağrı
giriyor, ayağının başparmağı filizlenmeye başlamış, yamrı yumru bir patates gibi şişiyordu.
Haftalarca yattığı, inlediği oluyordu. Hediye götürdüğü memurların zoruyla kendisini
muayene eden doktor:
“Biraz nefsini yen be adam, gürleyip gideceksin!..” diyordu.
Lakin Hacı Mustafa “( ........................................................................................................... ) beyim,
öyle de gözümüzü yumacağız, böyle de... Aldırma sen!” cevabıyla reçeteleri sarığının
arasına sıkıştırıyor, eczaneye adımını atmıyordu.
(Refik Halit Karay, Memleket Hikâyeleri )
..........................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................
188 Türk Dili ve Edebiyatı