Page 64 - BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR TARİHİ 12
P. 64

Çöğen  (polo),  bugün  oynandığı  hâliyle
               geçmişteki  gelenekleri  ve  kuralları  önemli  ölçüde
               yaşatmış  bir  spordur.  Tarih  boyunca  değişik  coğ-
               rafya  ve  kültürlerde  oynanan  çöğenin  kurallarında
               bazı değişiklikler olması normaldir. Ancak geniş bir
               coğrafyada  tarih  boyunca  yayılma  gösteren  çöğe-
               nin  geçmiş  zamanların  Japonyası'ndan  bugünün
               ABD’sine kadar pek çok ülkede oynanıp kurallarının
               hemen hemen aynı olduğu dikkate alınırsa başlan-
               gıç  dönemindeki  kurallarının  ve  oyun  felsefesinin
               tam  anlamıyla  oturmuş  olduğu  anlaşılmaktadır
               (Görsel 3.20).                                                  Görsel 3.20: Polo
                      Polo, günümüzde 273x150 metre boyutlarındaki bir çim alanda oynanmaktadır. Sahanın iki ta-
               rafına dikilen kale direklerinin arasındaki mesafe 7,3 metredir. Polo topunun ağırlığı 120-130 gram, çapı
               ise 8,3 santimetredir. Polo sopasının uzunluğu 112-135 santimetre arasında, ağırlığı ise 198,5 gramdır.
               Polo sopası kural gereği sağ elde tutulur. Oyun, yedişer dakikalık “çaka” denilen sekiz devre üzerinden
               oynanmaktadır. Her çaka arasında üç dakika, dördüncü çakadan sonra ise beş dakika ara verilmektedir.
               Oyunda her iki takımda atlı dört oyuncu yer alır. En çok sayı yapan takım maçı kazanır.





                       Mızrak Oyunu

                      Mızrak,  ucu  demir  şişli  uzun  sırıklara
               denir.  Savaşta  süvariler  tarafından  kullanılan
               mızrak, hedefi delmek için kullanılır. Selçuklu-
               lar mızrağı hem savaş meydanlarında silah ola-
               rak ve hem de günlük hayatta oyun aracı olarak
               büyük bir beceriyle kullanmışlardır.
                      Mızrak  oyunu,  Osmanlılarda  Topkapı
               Sarayı’nın Kabak Meydanı’nda bulunan kabak
               direğinin dibinde oynanırdı. Oyunculardan biri,
               kabak direğini savunur diğer oyuncu da direğe
               ulaşmak için saldırı yapardı. Oyuncular atlarının
               üzerinde hem mızrak hem kalkan kullanırlardı.
               Mızrak sağ el ile tutulur, koltuk altına alınarak
               sağ diz üzerine konulup ucu atın başı üzerin-
               den ve iki kulağı arasından uzatılarak karşı ta-
               rafa  saldırı  yapılırdı.  Kalkan  sol  kolda  olurdu.
               Binicinin karnı önünde ve atın omuzu üzerinde
               tutularak karşı saldırılardan korunmak için kul-
               lanılırdı. Saldırı yapan binicilerin kabak direği-
               ne ulaşması onlar için başarı, diğerleri için ise           Görsel 3.21: Mızrak oyunu
               yenilgi sayılırdı (Görsel 3.21).
                      Oyun, birbirine rakip iki alaydan birer binicinin mücadelesiyle başlardı. Oyunculardan biri kaba-
               ğı korur, diğeri ona saldırı yaparak direğe yaklaşmak isterdi. Bunun için de binicilikteki bütün hünerleri-
               ni gösterirlerdi. Bu iki binici mızrak oyunundaki becerilerini gösterdikten sonra selamlaşarak alanı terk
               ederlerdi. Daha sonra karşılıklı ikişer binici çıkar yine aynı saldırıyı ve savunmayı yaparak yoruluncaya
               veya direğe ulaşıncaya kadar mücadele ederlerdi.
                      Oyunun bitiminde her iki taraf da birbirleriyle selamlaşır ve alanın orta yerinde tek sıra hâlinde
               dizilerek atlarından inip yeri öper, padişahı selamladıktan sonra huzurdan ayrılır ve silahtar ağa vasıtasıy-
               la gönderilen bahşişlerini alırlardı.






      62  TÜRK TARİHİNDE BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR
   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68   69