Page 65 - BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR TARİHİ 12
P. 65

Çöğen (polo), bugün oynandığı hâliyle   Cirit Oyunu
 geçmişteki gelenekleri ve kuralları önemli ölçüde
 yaşatmış bir spordur.  Tarih boyunca değişik coğ-
 rafya ve kültürlerde oynanan çöğenin kurallarında      Cirit, Türklerin çok eskiden beri bilinen ve davul zurna eşliğinde yaptıkları atlı savaş sporlarından
 bazı değişiklikler olması normaldir. Ancak geniş bir   biridir.  Türkler; düğünlerde, bayramlarda, bahar günlerinde her fırsatta düzenledikleri şölenlerde bini-

 coğrafyada tarih boyunca yayılma gösteren çöğe-  ciliği hiç ihmal etmezlerdi. Ciride ayrı bir ilgi, beceri ve sevgisi olan Türkler, bu sporu morallerini yükselt-
 nin geçmiş zamanların Japonya’sından bugünün   mek, binicilik kabiliyetlerini artırmak, kahramanlık, savaşçılık, sporculuk vasıflarını geliştirmek ve formda
 ABD’sine kadar pek çok ülkede oynanıp kurallarının   kalmak amacıyla yaparlardı.
 hemen hemen aynı olduğu dikkate alınırsa başlan-     Cirit oyununda amaç, hem savaş meydanlarında çarpışacak gözü pek ve korkusuz yiğitlerin hem
 gıç dönemindeki kurallarının ve oyun felsefesinin   de bu yiğitlerin bineceği cesur ve atak atların yetiştirilmesidir. Cirit atının çok çevik, süratli, dayanıklı
 tam anlamıyla  oturmuş  olduğu anlaşılmaktadır   ve cesur bir at olması gerekir. Bu atın manevra kabiliyeti çok yüksek olmalı, aniden ileri atılıp hızını çok
 (Görsel 3.20).  Görsel 3.20: Polo  çabuk artırabilmeli ve büyük bir süratle giderken aniden durabilmelidir. Cirit atlarının önemli bir özelli-
    Polo, günümüzde 273x150 metre boyutlarındaki bir çim alanda oynanmaktadır. Sahanın iki ta-  ği de oyun oynanırken kuyruklarını ve başlarını dik tutabilmeleridir. Hareket hâlindeyken başlarını dik
 rafına dikilen kale direklerinin arasındaki mesafe 7,3 metredir. Polo topunun ağırlığı 120-130 gram, çapı   tutmaları, üzerlerindeki binicilerin daha dengeli durmalarını sağlamakta ve böylece binicilerin düşme
 ise 8,3 santimetredir. Polo sopasının uzunluğu 112-135 santimetre arasında, ağırlığı ise 198,5 gramdır.   tehlikesini asgari seviyeye indirmektedir.
 Polo sopası kural gereği sağ elde tutulur. Oyun, yedişer dakikalık “çaka” denilen sekiz devre üzerinden      Cirit oyunu, sınırları belirlenmiş bir alanda oyuncu sayısı 5-20 arasında değişen iki takımla oyna-
 oynanmaktadır. Her çaka arasında üç dakika, dördüncü çakadan sonra ise beş dakika ara verilmektedir.   nır. Bu iki takım, oyun alanında karşılıklı olarak atları ile durur. Oyun, elinde cirit bulunan bir oyuncunun
 Oyunda her iki takımda atlı dört oyuncu yer alır. En çok sayı yapan takım maçı kazanır.  rakip atlılardan birinin önüne ciridi fırlatmasıyla başlar. Önüne cirit atılan oyuncu, atılan ciridi yerden alır
            ve atan oyuncu belirlenen alana ulaşıncaya kadar cirit ile onun sırtına, omuzuna ya da atının sağrısına
            vurmaya çalışır. Bu arada arkadaşları da onlara yardımcı olmaya çalışırlar.
                    Osmanlılarda cirit oyunu, Lahanacılar ile Bamyacılar adındaki iki takımın karşılaşması şeklinde
 Mızrak Oyunu  oynanırdı. Her iki takımın da günümüzdeki spor takımlarında olduğu gibi formaları vardı. Lahanacıların
            formaları yeşil, Bamyacıların formaları ise kırmızıydı. Cirit oyunu yaya olarak da oynanırdı ancak atlı cirit
    Mızrak, ucu demir şişli uzun sırıklara   oyunu daha yaygındı (Görsel 3.22).
 denir. Savaşta süvariler tarafından kullanılan
 mızrak, hedefi delmek için kullanılır. Selçuklu-
 lar mızrağı hem savaş meydanlarında silah ola-
 rak ve hem de günlük hayatta oyun aracı olarak
 büyük bir beceriyle kullanmışlardır.
    Mızrak oyunu, Osmanlılarda  Topkapı
 Sarayı’nın Kabak Meydanı’nda bulunan kabak
 direğinin dibinde oynanırdı. Oyunculardan biri,
 kabak direğini savunur diğer oyuncu da direğe
 ulaşmak için saldırı yapardı. Oyuncular atlarının
 üzerinde hem mızrak hem kalkan kullanırlardı.
 Mızrak sağ el ile tutulur, koltuk altına alınarak
 sağ diz üzerine konulup ucu atın başı üzerin-
 den ve iki kulağı arasından uzatılarak karşı ta-
 rafa saldırı yapılırdı. Kalkan sol kolda olurdu.
 Binicinin karnı önünde ve atın omuzu üzerinde
 tutularak karşı saldırılardan korunmak için kul-
 lanılırdı. Saldırı yapan binicilerin kabak direği-
 ne ulaşması onlar için başarı, diğerleri için ise   Görsel 3.21: Mızrak oyunu
 yenilgi sayılırdı (Görsel 3.21).
    Oyun, birbirine rakip iki alaydan birer binicinin mücadelesiyle başlardı. Oyunculardan biri kaba-
 ğı korur, diğeri ona saldırı yaparak direğe yaklaşmak isterdi. Bunun için de binicilikteki bütün hünerleri-  Görsel 3.22: Kağıthane’de Cirit Oyunu, 1850-1900, Luigi Acquarone
 ni gösterirlerdi. Bu iki binici mızrak oyunundaki becerilerini gösterdikten sonra selamlaşarak alanı terk
 ederlerdi. Daha sonra karşılıklı ikişer binici çıkar yine aynı saldırıyı ve savunmayı yaparak yoruluncaya
 veya direğe ulaşıncaya kadar mücadele ederlerdi.
    Oyunun bitiminde her iki taraf da birbirleriyle selamlaşır ve alanın orta yerinde tek sıra hâlinde
 dizilerek atlarından inip yeri öper, padişahı selamladıktan sonra huzurdan ayrılır ve silahtar ağa vasıtasıy-
 la gönderilen bahşişlerini alırlardı.






 62  TÜRK TARİHİNDE BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR                                                     TÜRK TARİHİNDE BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR  63
   60   61   62   63   64   65   66   67   68   69   70