Page 81 - BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR TARİHİ 12
P. 81

İlk Türk güreşlerini Batı medeniyetindeki güreşlerden ayıran birçok özellik bulunmaktadır. Türk-     Güreş,  Osmanlılarda  güçlülük  simgesi  olarak  algılanırdı.  Bunun  için  de  çeşitli  zamanlarda  ve
 lerde namahrem yerlerin her zaman giyimli ve kapalı olmasına dikkat edilir fakat Batılıların çıplak güreş-  mekânlarda güreş müsabakaları düzenlenirdi. Özel günler için düzenlenen bu güreşlerden kendilerine
 tikleri bilinmektedir. Diğer bir ayırıcı özellik ise geleneksel tarzda yapılan Türk güreşlerinin hepsinde mü-  has özel adlarla bahsedilirdi.
 zik bulunmasıdır. Diğer toplumlarda bu gelenek sadece İranlılarda görülür, bunun da Türklerden geçmiş   Huzur Güreşleri
 olduğu bilinmektedir (Görsel 3.50).     Pehlivanların padişah önünde yaptıkları
            güreşlere denirdi. Genellikle pazartesi ve perşem-
            be günleri olmak üzere haftada iki kez yapılırdı
            (Görsel 3.51).
            Bayram Güreşleri
                    Bayramlarda sarayda padişah huzurunda
            yapılan güreşlerdi.
            Ramazan Güreşi
                    Adından da anlaşılacağı gibi ramazan
            ayında yapılan güreşlerdi.
            Düğün Güreşleri
                    Evlilik,  Türklerde dinî ve millî bakımdan
            kutsal sayıldığı için evlilik törenlerine çok değer
            verilirdi. Düğünlerde davul zurna eşliğinde güreş-
            ler yapılırdı.
            Panayır Güreşleri
                    Osmanlılarda il, ilçe ve köylerde kurulan
            pazar yerlerine panayır denirdi. Panayırlar, kurul-
            duğu il ya da ilçenin adıyla anılırdı. Panayırlarda
            alışverişin yanı sıra güreş, at yarışları ve yaya koşu-
            ları gibi spor faaliyetleri de yapılırdı. Bu panayırlara
            yeni yetişen güreşçiler, ustaları ile beraber katılıp
            tecrübelerini artırırlardı.
            Hayır Kurumları Yararına Yapılan Güreşler
 Görsel 3.50: Güreş davulcusu     Osmanlının son dönemlerinde gelirinin   Görsel 3.51: Huzur güreşleri minyatürü
            hayır kurumlarına bırakıldığı güreşlerdi.
    Türklerde asırlardır önemini hiç kaybetmeden yapılagelen güreş sporu, Türklerin İslamiyet’i ka-
 bulünden sonra millî spor olma hüviyeti kazanmıştır. Halife Hz. Ali’nin cenklerini anlatan menkıbelerde
 savaşlar sırasında yapılan güreşlerden söz edilmektedir. Hz. Hamza ise günümüzde yapılmakta olan ka-
 rakucak güreşlerinin ve yağlı güreşlerin dualarında pehlivanların piri olarak anılmaktadır. Günümüzde
 Türk yağlı güreşçilerinin giydikleri kispeti, İskit Türklerine ait bir kemik avadanlık üzerine işlenen güreşçi   Pehlivan ve Pehlivanlık
 figüründe görmek mümkündür.     Pehlivan, Farsçadaki “pehlevan” kelimesinin Türkçedeki karşılığıdır. “güreşçi, yiğit, bahadır” an-
    Güreş, Osmanlı Devleti’nin her döneminde ve tüm sınırları içerisinde sevilen bir spor olmuştur.   lamlarına gelmektedir.
 Osmanlı padişahlarından Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’da ve Edirne’de güreş tekkeleri yaptırdığı ve      Türk destanlarında ve Orta Asya Türk toplumlarında güreşte galip gelen sporculara “baatır” (bah-
 bu tekkelerde 300’den fazla güreşçiye idman yaptırıldığı bilinmektedir. Ayrıca birçok padişahın ve bey-  tiyar, kahraman) denirdi ve o gözle bakılırdı. Ayrıca yine Türk destanlarında “pehlivan” kelimesi yerine
 lerin güreş yaptıkları, yetenekli güreşçilerin yüksek mevkilerde görev aldıkları görülmüştür. Bilhassa Sul-  “alp” sıfatı kullanılırdı.
 tan Abdülaziz ve IV. Murat devirlerinde Kırkpınar güreşlerinde başarı gösteren pehlivanlar, saraya alınıp      XII. asırdan itibaren özellikle Selçuklularda “pehlivan” kelimesi, hem isim hem de sıfat olarak kul-
 güreş çalışmalarını orada sürdürmüşlerdir.  lanılmaya başlanmıştır. Bunun sebebi de Tuğrul Bey’in resmî dil olarak Farsçayı kabul etmesi gösterile-
            bilir. Selçuklu Emiri Şemsettin İldeniz’in oğlunun adı Nusretüddin Muhammed Pehlivan idi. Anadolu
 TÜRK       Selçukluları Dönemi’nde şimdiki Niğde iline “pehlivanlar yurdu” anlamına gelen “Dar-ül Pehlivaniye” de-
 ATASÖZLERİ  nirdi.
                    Türkiye’de pehlivan kelimesi, güreşçi anlamında kullanılmaktadır. Hatta güreşçiler arasında “Gü-
 Orta Asya Türk halklarının atasözleri ve deyimlerinde pehlivan kelimesi sık sık geçmektedir.
 Palvağa on tersi birdey (Pehlivana ters, yüz birdir.).  reşçi olabilirsin ama pehlivan olamazsın.” sözü yaygındır. Bu sözle pehlivanlığın çok iyi güreşçilik yetene-
 Balvandıgtı al al biledi, mırzalıgtı mal biledi (Pehlivanlık güçtendir, efendilik maldandır.). Kazak atasözü  ği gerektirdiği vurgulanmaktadır.
 Gaharını yuvdan, palvan (Kahrını gizleyen, pehlivandır.). Türkmen atasözü     Günümüzde pehlivan kelimesi yerine Azeriler “pahlavan”, Kazaklar “baluvan”, Kırgızlar “balban”,
            Uygurlar “palvan” kelimelerini kullanmaktadır. Bu kelimeler, güreşçi anlamında kullanıldığı gibi güreş
            sporu için de kullanılmaktadır.






 78  TÜRK TARİHİNDE BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR                                                     TÜRK TARİHİNDE BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR  79
   76   77   78   79   80   81   82   83   84   85   86