Page 78 - BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR TARİHİ 12
P. 78

2. Yağlı  Güreş

                      Eski Türkler tarafından benimsenmiş, günümüzde de sevilerek yapılan bir spordur. Davul zurna
               eşliğinde yapılır. Pehlivanlar; güreşirken İslami kurallara göre vücutlarını örten (göbeğin altından diz
               kapağının altına kadar) deriden yapılma “kispet” giyerler. Müsabakadan önce vücutlarının tümünü yağ-
               larlar ve birisi kazanana kadar güreşe devam ederler (Görsel 3.47).
                      Türkiye’de çok sevilen yağlı güreşin Anadolu’ya Trakya ve Balkanlardan geçtiği bilinmektedir.
               Eski Yunan olimpiyat oyunlarında güreşçilerin zeytinyağıyla yağlanarak yaptıkları güreşin buradaki Türk-
               ler tarafından benimsenerek yayıldığı bilinmektedir.
                      Kırkpınar güreşleri, Türklerin Rumeli’ye ayak basmalarıyla başlamıştır. Bu güreşleri,  ilk olarak Ru-
               meli Fatihi Orhan Gazi’nin büyük oğlu Süleyman Paşa komutasındaki Türk askerleri başlatmıştır. Yağlı
               güreş, daha çok muvazene (denge) güreşidir. Rumeli Türkleri, Eski Yunanlara ait olan yağlı güreşi tama-
               mıyla değiştirerek Türkleştirmişler ve kendi geleneklerine göre geliştirmişlerdir. Yağlı güreşte tören çok
               önemlidir. Bu törende güreşe başlamadan önce pehlivanlar deri kispetlerini giyerler, sonra yağ kazanı-
               nın başına gelirler, kıbleye dönerek üç defa İhlas suresini ve bir defa Fatiha suresini okuyup önce Allah’ a
               sonra pirleri Hazreti Hamza’ya dua ederler ve cazgır tarafından seyircilere tanıtılırlar.
































                                                       Görsel 3.47: Yağlı güreş

                      Kırkpınar güreşleri, Türklerde 1349 yılının Hıdırellezi'nde kırk yiğidin güreşe tutuşmasıyla baş-
               lamıştır. Güneş batarken kapışmalara son verilince bu kırk yiğit de yorgunluktan bulundukları yere dü-
               şerek son nefeslerini vermişlerdir. Şehit oldukları yere gömülmüşler, ertesi gün her yiğidin can verdiği
               yerde bir pınar fışkırmıştır. Bunun üzerine oraya Kırkpınar adı verilmiş ve her yıl Hıdırellez’de burada
               toplanarak güreşe tutuşmak âdeti yerleşmiştir.
                      Kırkpınar  Başpehlivanlık  Güreşleri,  Edirne’nin  Osmanlılar  tarafından  fethinden  günümüze
               kadar  hemen  hemen  her  yıl  düzenlenmiştir.  II.  Mahmut  Devri’nden  Balkan  Harbi'ne  (1912)  kadar
               başpehlivan olarak tespit edilebilenlerin isimler şunlardır: II Mahmut Dönemi’nde Yozgatlı Kel Hasan,
               Sultan  Abdülaziz  Dönemi’nde  Kavasoğlu  İbrahim,  Akkoyunlu  Kazıkçı  Karabekir,  Şamdancıbaşı  Kara
               İbrahim (Kara İbo), Sultan Il. Abdülhamit Dönemi’nde Kel Aliço (27 sene üst üste Kırkpınar Başpehlivanı
               olarak  kırılması  güç  bir  rekorun  sahibi  olmuştur.),  Kara  Süleyman  (Sülo),  Yörük  Ali,  Büyük  Yaşar,
               Makarnacı  Hüseyin,  Koca Yusuf (Avrupa ve Amerika’da güreşler yapmıştır.), Hergeleci İbrahim,   Adalı
               Halil  ve  Kurtdereli  Mehmet  Pehlivan.  Bu  pehlivanların  hepsi  Avrupa’da  güreşerek  Türk  milletini
               alınlarının  akıyla  temsil  etmişlerdir.  Kara  Mehmet,  Çolak  Molla  Mümin,  Kara  Murat,  Koca  Rüstem  ve
               Geçkinli Yusuf da Kırkpınar’da başpehlivan olmuş diğer pehlivanlardır.






      76  TÜRK TARİHİNDE BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR
   73   74   75   76   77   78   79   80   81   82   83