Page 71 - Ortaöğretim Veli Rehberlik Kitabı 2
P. 71
Üniversite Hazırlık Sürecinde Ebeveyn Olmak
SINAV KAYGISI İLE BAŞ EDEBİLME
Kaygı; nedeni belli olmayan, somut herhangi bir tehlike olmamasına rağmen kişinin yaşadığı huzursuzluk, tedirginlik
hâli olarak adlandırılmaktadır. Ortada somut bir tehlike varsa bu durumda kişinin hissettiği duygunun adı “korku”dur.
Somut tehdit olmadığı hâlde, kişinin bir duruma yüklediği anlama bağlı olarak, sanki bir tehdit varmış gibi hissettiği duy-
gu ise “kaygı” dır. Her ne kadar kaygı olumsuz bir duygu olarak varsayılsa da olumsuz olan kaygının düzeyidir. Yüksek
düzeyde kaygı ve düşük düzeyde kaygının aynı etkileri ortaya çıkardığı bilinmektedir. Makul seviyede kaygı; işe odak-
lanmayı, hızlı ve etkili kararlar vermeyi sağlamada oldukça etkilidir.
Örneğin bir ders için biraz endişeli olan öğrenci dersi daha iyi dinleyerek ve sınava daha dikkatli girerek daha
yüksek bir performans gösterebilir. Aynı derste düşük kaygı nedeniyle umursamaz olan ya da yüksek kaygı
nedeniyle aşırı tedirgin olan bir başka öğrenci potansiyelinden daha düşük bir performans gösterebilir.
Sınav kaygısı, öncesinde öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düş-
mesine yol açan yoğun kaygı olarak tanımlanır. Çocuğun değerlendirmesi söz konusu olduğunda çocuğun hissettiği bir
tedirginlik duygusudur. Sınava hazırlanan çocuğun kendisi hakkında birtakım olumsuz düşünceleri ve duyguları olabilir.
Sınav esnasında çocuğun zihninde canlandırdığı ve onu kötü etkileyen “Ya başaramazsam anne babamın yüzüne nasıl
bakarım, ya arkadaşlarım benden daha başarılı olursa, başarısız olursam öğretmenlerim hakkımda ne düşünür?” gibi
olumsuz düşünceler çocuğun yapması gereken şeylere odaklanmasını zorlaştırır ve başarısını düşürür.
Sınav Kaygısının Belirtileri
Ebeveynlerin çocuklarının sınava yönelik kaygılarını fark et-
meleri oldukça önemlidir. Yoğun sınav kaygısı yaşayan ço-
cuklarda farklı belirtiler gözlemlenebilir. Fiziksel olarak vücut
kendisini tehdide karşı koruyabilmek için hazırlar. Düşünce ile
ilgili olarak da çocuk kendisini rahatsız eden durumu değer-
lendirmeye devam eder. Daha önce benzer durumlar olduysa
bunları hatırlar. Duygusal olarak da gerginlik, rahatsızlık ve en-
dişe gibi duygular ortaya çıkar. Davranışın nasıl olacağı ise
genellikle tehdidin büyüklüğü ile ilgili değerlendirmenin sonucuna göre belirlenir.
Tüm bu sıralanan belirtiler incelenirken dikkat edilmesi gereken nokta, bu belirtilerin varlığı sınav kaygısının her zaman
var olduğu anlamını taşımaz. Çocuğun gösterdiği bu özellikler, yaşadığı farklı bir olaya karşı verdiği tepkiler de olabilir.
Ebeveynler olarak çocuklarla bu durumu konuşup verdiği mesajları titizlikle takip etmek gerekir.
Sınav Kaygısında Ebeveyn Davranışlarının Önemi
Ebeveynler çocuğun sınav kaygısı yaşaması üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Ebeveynlerin sınava yönelik kaygısı,
çocuklarda da benzer bir kaygıya yol açabilir. Sınav sürecine yönelik kaygılarını yönetebilen ebeveynlerin çocuklarının
da sınav kaygısıyla baş edebilme becerilerini daha etkili kullanabildiği bilinmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki her ço-
cuk farklı bir mizaca sahiptir. Bazı çocuklar doğuştan daha kaygılı olma eğiliminde olabilirken bazılarında da çevresel
faktörlerin kaygı düzeyleri üzerinde daha büyük etkisi vardır. Bu durumda ebeveynden beklenen sınav kaygısına ilişkin
farkındalıklarının artması ve çocuklarının sınav kaygısıyla başa çıkmasına yardımcı olmasıdır. Ebeveynlerin çocuklarına
karşı destekleyici ve hoşgörülü olması, çocukların kendilerini daha rahat ifade edebilmelerini, sorumluluk alabilmelerini,
geleceğe karşı olumlu bir beklenti içinde olmalarını sağlar.
Ebeveynlerin “Sınıfın en iyisi olmalısın.”, “Bu sınavda şu kadar puan almalısın.” gibi ifadeleri çocukların sınav kaygısını
arttırabilir. Bu durum; sınavda başarısız olma korkusu, yetersizlik hissi ve öz güven eksikliği gibi problemlere yol açabilir.
Mükemmeliyetçi yaklaşım içinde olan ebeveynler çocukların başarısını takdir etmek yerine daha fazlasını talep edebilir-
ler. Ayrıca bu çocuklar “Ne yaparsam yapayım ailemin beklentisini karşılayamıyorum.” şeklinde düşünerek çalışmaktan
uzaklaşabilir. Çocuklar ebeveynlerin isteklerini ulaşılması zor bir hedef olarak değerlendirebilir ve erteleme davranışı
artabilir.
71
71