Page 32 - 3 Adım AYT Türk Dili ve Edebiyatı
P. 32

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI                                                                       1. ADIM




        5.   Tam  otuz  sene  evvel  on  iki  yaşındaydım.  Anadolu’nun  bir   7.   Yine  birlikte  oynuyor,  okuldan  eve  birlikte  dönüyorduk.  Bir
            şehrinde bulunuyorduk. Babam memurdu. Şehre bir yaz so-  gün  hava  çok  sıcaktı.  Büyük  Hoca,  bize  yarım  günlük  tatil
            nunda gelmiştik. Sonra bir gün bahar geliverdi. Karlar eridi.   verdi. Tıpkı perşembe günkü gibi... Mıstık’la sokağın tozları
            Karlar eridi ama karları eriten güneş değildi, yağmurdu. Bu   içinde yavaş yavaş yürüyorduk. Ben terimi silemediğim için
            Anadolu şehrinin ilkbaharı kırkikindi yağmurlarıyla başlardı.   yüzüm  sırılsıklamdı.  Büyük,  geniş  bir  yoldan  geçiyorduk.
            Sabahleyin  parlak  mavi  bir  gökyüzünde,  ısıtmayan  güneş   Kenarda yığılmış bir duvarın temelleri vardı. Birdenbire kar-
            vurmuş kar gibi soğuk bir kış güneşi görünürdü. Saat on biri   şıdan iri, kara bir köpek çıktı. Koşarak geliyordu. Arkasından
            bulmadan doğudan mı batıdan mı kuzeyden mi bilmem, bir   birkaç  adam,  kalın  sopalarla  kovalıyorlardı.  Bize,  “Kaçınız,
            kara bulut peyda olur; on dakika sonra bardaktan boşanırca-  kaçınız,  ısıracak!”  diye  bağırdılar.  Korktuk,  şaşırdık.  Öyle
            sına bir yağmur bütün gün tıkır tıkır, şakır şakır durmadan ya-  kaldık. Önce ben biraz kendimi toplayarak “Aman, kaçalım!”
            ğardı. Odamın penceresinden “Karaçayır” dedikleri bir koyu   dedim. Gözleri ateş gibi parlayan köpek bize yetişmişti. O za-
            yeşil ova görünürdü. Göğün her rengini deniz gibi emen bu   man Mıstık “Sen arkama  saklan!” diye haykırdı.
            çayırın renk oyunları da olmasa evden bir deli çığlığı ile fırla-
                                                                   Bu parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi ağır
            mak işten değildi. Bütün kış hastalıktan başım kalkmamıştı.
                                                                   basmaktadır?
            Sokağa çıksam başım dönerdi. Bu garip, yağmurlu, kara bu-
            lutlu, dörtte üçü kapanık havanın içinde öyle insanı alıp avu-  A) Destansı         B) Betimleyici
            cunda sıkan bir de ilkbahar, toprak, insan, çayır, ağıl kokusu
                                                                   C) Açıklayıcı                D) Öyküleyici
            vardı ki içimden hep bağırmak, ağlamak sonra kaskatı katılıp
            kalmak geçerdi.                                                                   E) Mizahi
            Bu parçanın anlatımında;
             I. öyküleyici anlatım,                            8.
                                                                    TEMA   KKAHRAMAN   MEKÂN   ZAMAN  BAKIŞ AÇISI
             II. ikileme,                                                    SAYISI
                                                                   Dostluk     İki      Park   Sabah   Kahraman
            III. üçüncü kişili anlatım,                                                                 anlatıcı
            IV. betimleyici ögeler,
                                                                   Aşağıdaki  parçalardan  hangisi  bu  bilgilerin  tamamıyla
            V. kişileştirme
                                                                   örtüşmektedir?
            özelliklerinden hangilerine başvurulmamıştır?
                                                                   A)  Dostluk illa yan yana olmak değildir. Asıl olan can cana
            A) Yalnız I       B) Yalnız II           C) II ve III
                                                                      olabilmektir  azizim.  İnsanların  birbirine  günaydın  dediği
                               D) III ve V                           E) IV ve V
                                                                      şu dakikalarda sen gurbette şoförlük etmektesin. Ben ise
                                                                      bir parkta göldeki kuğuları seyretmekteyim. Ama gönülle-
                                                                      rimiz bir, biz biriz.
                                                                   B)  “Âlem çiçek olsa arı ben olsam / Dost dilinden tatlı bal
                                                                      bulamadım” sözünün anlamını bir kere daha kavradı Sü-
                                                                      leyman. Sabah bir telefon gelmişti ve acilen eve gitmesi
                                                                      gerekiyordu fakat yerine bakacak birini bulmalıydı. Tam
                                                                      o anda imdadına isminin anlamını doğrularcasına İmdat

                                                                      yetişecekti.

                                                                   C)  Bir cuma sabahıydı ve ben tüm geceyi hastanede geçir-
                                                                      miştim. Sınıf arkadaşım Bünyamin besin zehirlenmesi ya-
        6.   İstanbul’u ilk gördüğünde bütün Anadolu çocukları gibi şaşıp
                                                                      şamış, bunu fark eder etmez de ilk iş beni aramıştı. Zaten
            kaldı. Orman gibi minareler, dağ tepesi gibi kubbeler, kat kat
                                                                      dostluk da bunu gerektirirdi. Neyse ki tehlikeyi atlattı.
            yapılar ve bunca insan. Yakında bu şehir denize batar diye
            düşündü. Öyle ya bunca ağırlığı ufacık kara parçası nasıl çe-  D)  “Buraya park edilmez.” yazısını görememişim. O gün de
            ker? Ne yana baksan deniz. Hele Sarayburnu’nda öyle yük-  sabahtan yapılacak bir sürü iş var. Bir dostumu ziyaret
            sek yapılar, öyle kalın duvarlar var ki bayağı korktu. “Bunları   edeceğim,  alışveriş  yapacağım,  çocuğu  okuldan  alaca-
            yapan ustalar denizi hiç düşünmemişler.” dedi Mehmet kendi   ğım. Manavdan çıktığımda arabanın yerinde yeller estiği-
            kendine.  “Hep  buraya  yapacağınıza  biraz  da  bizim  oralara   ni görünce elimdeki öteberiyi yere bırakıvermişim. Sonra-
            yapsanıza hey ustalar!”                                   sı bir dizi evrak işi.
                                                                   E)  Saat, on biri bir saat geçmişti ve ben hâlâ parkta Samim’i
            Bu parçada aşağıdaki yapı unsurlarından hangisi belir-
                                                                      beklemekteydim. Arkadaşım iyidir, hoştur, dürüsttür, ger-
            gin değildir?
                                                                      çek bir dosttur ancak bu huyu yok mu? Bir türlü değiştire-
            A) Mekân          B)  Zaman                 C) Kişi       medi. Geçenlerde galiba Mahmut demişti: “Kusursuz dost
                                                                      arayan dostsuz kalır.”
                              D) Olay                               E) Anlatıcı



         30
   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37