Page 33 - 3 Adım AYT Türk Dili ve Edebiyatı
P. 33
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI AYT 2.
ADIM
Hikâye - Giriş
1. Küçük istasyon binasının arkasında, battal bir hatta çekilmiş, 3. Yıllardır bu tozlu, örümcekli karanlığa çıkmamıştı. Işığı gören
eski bir vagonda kalıyorduk. Vagondan ev. Babam erkenden bazı böcekler kaçıştılar. Korktu, çıkmasa mıydı acaba? Fakat
işe giderdi. Ben uyandığımda yoktu yani. Annem o sırada yararlı olacağını düşünmek kuvvetlendirdi onu. Gerçekten
dışarıda olurdu. Tavuklara yem veriyor tabi. Kızardım ona. yardım etmek miydi bu? Acele etmeliydi öyleyse. Feneri ya-
Beni bekle, beni uyandır, birlikte yem verelim diye. Dışarıda kın bir yere tuttu. Annesiyle babasının resimleri... Aralarında
yakıcı bir güneş vardı. Yazın güneş, kışın kar. Doğuda bir eski bir ayakkabı torbası, kırık birkaç lamba. Ne kadar da
yerlerde olmalıydık. Annem vagon evin önüne bir bahçe kur- sevmişlerdi birbirlerini? Torbayı karıştırdı ve nihayet aradı-
muştu. Vagonun çatısına çekilmiş iplere dolaşık ebruli, mavi ğını buldu: Mezuniyette giydiği o kırmızı elbise. Nişanda ne
kahkaha çiçekleri, cennet süpürgeleri, gecesefaları, kadifeler giyeceğine karar veremeyen kızı bunu beğenir miydi?
hatta teneke kutulara dikilmiş iki de karanfil vardı. Havalar se-
Bu parçada aşağıdaki çatışma türlerinden hangisi vardır?
rinleyince karanfilleri içeri alırdık. Vagon evin ırmağa bakan
yüzüne bir pencere açılmıştı. Karanfilleri onun önüne koyar- A) İnsan ile insan B) İnsan ile toplum
dık. Sabah uyandığımda, pencereden sızan güneş gözlerimi
C) İnsan ile kendisi D) İnsan ile doğa
kamaştırır; ortalığı bir karanfil kokusu kaplardı.
E) İnsan ile teknoloji
Bu parçada aşağıdaki anlatım biçimlerinden hangisi kul-
lanılmıştır?
A) Epik - Fantastik B) Lirik - Emredici
C) Kanıtlayıcı - Mizahi D) Açıklayıcı - Tartışmacı
E) Öyküleyici - Betimleyici
4. İzmir’e gitmek için evvela Konya’dan otobüse binmek lazımdı.
Beyşehir, Karaağaç, Ödemiş üzerinden iki üç günde varılıyor-
du. Yol parası beş lira idi. İzmir’e varınca hemşehrileri bulup
ötesini onlardan öğrenmek lazımdı. Delikanlı bunun üzerine
2. Her tarafa taşkın bir şeftali rayihasının dolup sindiği dur- yol parası tedarikine çıktı. Fakat evindeki eski bir çifteye bir
gun sıcak günlerde işsizler takım takım kasabadan inerler, liradan fazla veren bulunmadı. Beş lira gibi mühim bir parayı
ırmakta yıkandıktan sonra gelip gölgeli çimenlerde yatarlar- köyde bir araya getirebilmek, bir hafta uğraştığı hâlde, müm-
dı. Yüksek dallardaki fazla olgun, ballı şeftaliler saplarından kün olmadı. Ne yapacağını şaşırmış bir hâlde iken bakkalın
kurtularak dolgun, yumuşak bir sesle yerlere, çimenler içine, oğluna rastladı. Bu çocuk bir zamanlar babasının yanından
yatanların üzerine mütemadiyen yavaş yavaş dökülürdü. kaçıp şoför muavinliği yapmıştı. Kendisine akıl öğretti: “Ülen,
Toplamakla biter tükenir şey değildi. Mahsulün yarısı ağaç- sen deli misin? Otomobile de para mı verilirmiş?..” dedi ve
larda kalır, böyle pişip oldukça aheste aheste toprağa düşer, ona, şoföre yarım lirayı peşin verdikten sonra bir daha beş
karışır, kaybolurdu. Kasabanın çocuk çığlığıyla dolu, gübre para vermemesini, İzmir’e yaklaştıkları zaman usulca arka-
kokulu kızgın sokaklarından kurtulanlara bu kuytu, loş, rayi- dan atlayarak tüymesini, İzmir’e yayan girmesini söyledi.
halı yerler ne tatlı gelirdi.
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi
Bu parça ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? söylenemez?
A) Öyküleyici anlatım kullanılmıştır. A) İç konuşma tekniğinden yararlanılmıştır.
B) III. kişi anlatımı vardır. B) İlahi bakış açısı ile yazılmıştır.
C) İzlenimsel betimleme yapılmıştır. C) Olay hikâyesinden alınmış bir metindir.
D) İç konuşmaya yer verilmiştir. D) Olaylar kronolojik olarak sıralanmıştır.
E) Hakim bakış açısı kullanılmıştır. E) Yöresel dillin özellikleri görülmektedir.
31