Page 111 - 3 ADIM TYT FELSEFE
P. 111
FELSEFE
TYT 2.
ADIM
MÖ 6. Yüzyıl - MS 2. Yüzyıl Felsefesi-1
1. İlk Çağ’da Thales, varlığın arkhesinin “su” olduğunu düşünü- 4. Sokrates’e göre insanın kendi üzerindeki egemenliği olan ölçü-
yordu. Thales’e göre tüm değişimlerin sebebi, kendisi değiş- lülük için gerek duyulan tek şey, iyiye ve kötüye ilişkin bilgidir.
meyen sudur. Herakleitos’a göre ise tüm değişimlerin sebebi, Çünkü insan kendisinin ne olduğunu, hayata geçirilmesi gere-
her şeyi değiştiren; kendisi de değişen ateştir. Bu tartışmayı bi- ken en temel ihtiyaçlarının, yeteneklerinin ve arzularının neler
len Protogoras ise varlıkların insana göründükleri gibi olduğu- olduğunu bildiği takdirde ancak kendi üzerinde tam bir denetim
nu savunur. Ona göre mutlak ve değişmez bir hakikat olmayıp ve hakimiyet kurabilir. Bu yüzden Sokrates’ e göre yalnızca bu
bilgi ve hakikat bireyin algısına, toplumsal ve kişisel eğilimleri- kavrayıştan yoksun olan budalalar ölçü ve kural tanımazlar.
ne göre değişmekte; dolayısıyla göreli olmak durumundadır.
Buna göre aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
Buna göre Protagoras’ın iddiasının arka planında aşağıdaki
A) Cehalet mutluluk getirir.
hangi düşünce yer almaktadır?
B) Özgürlükler sınırsız olmalıdır.
A) İnsan her şeyin ölçüsüdür.
C) Mutlak iyiye ulaşmak mümkün değildir.
B) Varlıklara ilişkin hakikat bilinebilir.
D) Erdemli olabilmek insanın öncelikle kendisinin bilgisine
C) Bilgiyi ancak eğitimli kişiler elde edebilir.
ulaşmasından geçer.
D) İnsan toplumsal şartlara göre gelişir.
E) Ahlaki kararlar kişinin arzu ve isteklerine bırakılmalıdır.
E) İnsan, kendisini tanımalıdır.
5. Sofistlerin önemi dikkatlerini doğadan insana, evrenden top-
2. Pythagoras, varlığın ne olduğuna dair kendisinden önceki luma çevirmeleri ve insanın insan olarak Öz’ü ve dünyayla
doğa filozoflarının arkhe açıklamaları yerine, varlığı soyut diye- olan ilişkisi üzerine düşünmelerinden gelmektedir.
bileceğimiz bir akıl yürütmeyle açıklamak istemiştir. Sayıların
Buna göre Sofistlerin insan merkezli bakış açılarının epis-
içinde mükemmellik olduğunu iddia etmiş, “Bir”den yola çıka-
temolojik sonucunu en doğru şekilde aşağıdakilerden
rak varlığı açıklamıştır. Evrendeki düzeni, uyumu, oran ve öl-
hangisi ifade eder?
çüyü akıl yürütmeyle, sayılar üzerinden anlatmaya çalışmıştır.
A) İnsan aklı her şeyi bilebilir.
Pythagoras’ın bu düşüncelerini aşağıdakilerden hangisi
doğru ifade eder? B) Doğruluğun ölçütü insandır.
C) Mutlak bilgiye ulaşılabilir.
A) Evrenin temelinde düzen kadar düzensizlik de vardır.
D) Duyular en güvenilir bilgi kaynağıdır.
B) Soyut bir akıl yürütme yerine günlük deneyimler
E) Bir takım insanlar otorite olarak kabul edilebilir.
kullanılmalıdır.
C) Değişim bir yanılgıdır.
D) Doğal olanla ideal olanı birleştirmiş durumdadır.
E) Arkhe’yi soyut bir bakışla; uyum, denge ve sayılar 6. Sofistlerle birlikte felsefenin yönünün değiştiğini söyleyebili-
riz. Sofist filozoflar, doğa filozoflarının araştırdığı arkhe prob-
üzerinden açıklar.
lemini felsefenin konusu olmaktan çıkarmış ve ilk defa “Doğru
bilgi mümkün müdür?” sorusunu sormaya başlamışlardır.
Bilgi insandan insana değişmektedir; çünkü her insan farklı
3. Protagoras’a göre “İnsan her şeyin ölçüsüdür.” Buradaki insan
duyumlarla bilgiler elde etmektedir.
bireysel insandır ve bu bireysel insanın algıları doğru ve yanlışın
belirleyicisi olmaktadır. Bireysel algıları temele alan Protagoras
Buna göre Sofistlerle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan
için ahlaki alanda da bir görelilik söz konusu olmaktadır.
hangisi yanlıştır?
Buna göre aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Sofistlerle birlikte bilgi, felsefenin konusu haline gelmiştir.
A) İnsan ahlaki değerleri toplumda hazır olarak bulur. B) Sofistlere göre değişmez, genel geçer bir bilgi yoktur.
B) Nesnel ve evrensel bir iyi söz konusu olamaz. C) Sofistler varlığın mutlak bilgisinin elde edilebileceği
C) Ahlak alanında rölatif ilkeler olamaz. iddiasındadır.
D) İnsan algısı mutlak iyiyi kavrayabilir. D) Sofistler doğa felsefesi ile ilgilenmemişlerdir.
E) Ahlaki yargılar bilgiyle belirlenir. E) Sofistler epistemolojik problemlere yönelmiştir.
109