Page 799 - Türk Dili ve Edebiyatı - 10 | Beceri Temelli
P. 799
Ortaöğretim Genel Müdürlüğü TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10
CEVAP ANAHTARLARI
Sıcak bir gülümseme bizim ve çevremizdekilerin ruh hâline doğ- Etkinlik No.: 194
rudan yansır.
Katılmıyorum. Çünkü “güzellik” kavramı belli bir kalıba sokulamaz. 1. Öyküleme ile olayların kronolojik bir akış içerisinde verilmesi
4. a) Çocukluk anıları asla unutulmaz, hatta hayatımızı şekillen- sağlanmıştır. Olaylar öyküleme tekniği çerçevesinde neden-so-
dirir. Özlemle hatırlarız o yılları. Özlenen kişiler vardır, an- nuç ilişkisi kapsamında verilmiştir. Bu durum, olayın daha iyi
lar vardır o dönemden. “Çocukken...” diye başlayan cümleler anlaşılmasını sağlamıştır. Betimlemeler ise tamamen kişilerin
beraberinde yüzlerde gülümsemeyi de getirir. Çocukluk ma- veya mekânın okuyucunun zihninde somutlaşması ve bu unsur-
sumluk demek; karşılıksız, çıkarsız sevgi demek. Her şey ne ların canlandırılması için gereklidir.
kadar da güzeldir o dönemlerde, gökkuşağının tüm renkleri 2. Monologlar, olay kahramanının iç dünyasının tüm çıplaklığı
bizimledir. Ama gelmeyeceğini bilirsin işte, bir umut… Ço- ile okuyucuya verilmesinde etkilidir. Mesela Nehludov’un, ceza
cukluk dönemindeki anılar insanın ruhunu harekete geçirir. evine giderken “Katyuşa’yı nasıl bir ruh hâli içinde göreceğim?”
b) Anlatıcı çocukluk dönemine özlem duymaktadır. O döneme şeklinde bir düşünce içinde olması, onun Katyuşa’ya duyduğu il-
geri dönemeyeceğini bilir ancak bu duyguları hissetmek bile giyi ve merakı göstermesi bakımından önemlidir. Diyaloglar ise
onu mutlu eder. kişilerin karşılıklı konuşmaları olup duygu ve düşüncelerin arada
herhangi bir anlatıcı olmadan doğrudan verilmesini sağlar.
Etkinlik No.: 193
3. (Öğrencinin yaratıcılık yeteneğine göre cevap değişecektir.) Önce
1. Tam o sırada Tesla da kimyahaneye girdi. Doğrusu bu alan elini uzatmak istemedi. Biliyordu ki uzatsa ondan bir daha ayrıl-
bilimsel çalışmalara da ev sahipliği yapabilecek kadar genişti.
Hem Tesla, tılsım peşinde koşan tatlı kaçıkları izlemekten daima mak mümkün olmayacaktı. Çünkü vaktiyle aynı şeyleri yaşamış-
tı. Sımsıkı sarılmıştı onun eline, bir daha bırakmamacasına. Bir-
büyük bir keyif almıştı. Gece gündüz elektrik sistemini dizayn
etmek ve elektriğin imkânlarıyla icatlar peşinde koşmak, bütün likte geçirdiği o güzel günleri dün gibi hatırlıyordu. Ama kader,
onlara kötü bir oyun oynamış, zehirli bir dişi örümcek gibi ağla-
aklını ruhunu bu fikre vermek Tesla’nın bildiği tek yaşam biçi- rını örmüştü ve kendi şimdi bu hâldeydi işte: sevdiğinden ayrı
miydi. İşte şimdi, bütün inancıyla kendisini sonsuz bir yaşam
hayaline adayan bu adamın karşısında duruyordu. Pozitif bi- düşmüş, biçare, utanç içinde kalmıştı. Tekrar elini uzatsa sonu
kötü bitecek hayallere tekrar yelken açmış olacaktı. Bir an önce
limlerin sınırları dışında bir alanda gezintiye çıkmış, maceraya
atılmış Nasrullah Efendi oldukça ilgisini çekiyordu. bu düşünceleri başından def etti ve gayet medeni bir şekilde elini
uzatmaya karar verdi.
2. Potansiyelimizi gerçekleştirmek için azimden faydalanabiliriz.
Tutkumuzu gerçekçi bir şekilde tanımlamalıyız. Azmetmenin 4. (Öğrencinin yaratıcılık yeteneğine göre cevap değişecektir.) Yol
doğasına aykırı gibi görünse de -yanlışlar üzerinden ilerlemek boyunca “Katyuşa’yı nasıl bir ruh hâli içinde göreceğim?” diye
yerine- gerektiği yerde pes etmeyi de bilmeliyiz. Bir hedefi ger- kendi kendine soruyordu. Nehludov; zevk ve sefahate düşkün,
çekleşirmek için insanın bir amacı takıntıya çevirmesi gerekti- gününü eğlence içinde geçiren, hiçbir şey umurunda olmayan,
ğini düşünmüyorum. Uzun süreçler içerisinde tutatarlı biçimde ciddiyetten uzak bir yaşam süren bir Rus prensidir. Vaktiyle Kat-
çalışmak başarıyı getirecektir. Azmedip başaran kimseler, kendi- yuşa adında hizmetçi bir kızla gönül ilişkisi olmuş, sonra onu
lerine uzun vadeli hedefler belirlemiş ve onları gerçekleştirmek terk etmiştir. Fakat daha sonra bu hatalarından pişmanlık duy-
için sürekli çalışmışlardır. Doğal bir yeteneğe sahip olmayan muş, inandığı değerler uğruna pek çok şeyi göze alma cesaretini
kimselerin bile azmederek, sebat ederek harika işler başarabile- gösterebilen biri hâline gelmiştir. İşte cezaevine gelme amacı da
ceğini kendime hatırlatıyorum. budur. Değiştiğini Katyuşa’ya göstermek ve onu kurtarabilmektir.
3. Nasrullah Efendi eline gazeteyi aldı. Nature dergisinden alınan Etkinlik No.: 195
bilimsel makaleye isteksizce baktı. Bilimin sınırlarında gezin-
mek, alışkanlığı değildi. Kütüphanesini dolduran yüzlerce tılsım 1. Düşüncelerinin çokluğu ve dağınıklığı nedeniyle kısa adımlarla
kitabının, dünyayı bu tehlikeli virüsten temizlemek için gerek- kendi etrafında dönüyordu. Bu istemsiz hareketini fark edin-
li en büyük gücü ona sağlayabileceğini geçirdi aklından, hatta ce duruyor, ani bir tavırla yine dönmeye başlıyordu. Bu arada
bundan emindi.(Hakim bakış açısı) ellerini sertçe birbirine sürtmesi dikkat çekiciydi. Kuru ellerin
Nasrullah Efendi eline gazeteyi aldı. Nature dergisinden alınan çıkardığı ses, bir süre sonra rahatsızlık veriyordu.
bilimsel makaleye baktı. Bilimin sınırlarında gezinmek yerine 2. a) Bay Golyadkin, her şartta yüreğindeki cesareti kaybetmeyen
kütüphanesine yöneldi. Kütüphane yüzlerce tılsım kitabıyla do- ancak kararsız, hangi davranışı göstereceğinden emin olama-
luydu. İçlerinden en çok eline aldığı, Şeyh Feyzullah Âlî Hoca’nın yan bir yapıya sahiptir.
beş yüz yıl önce kaleme alınmış kitabıydı.(Gözlemci bakış açısı)
Gazeteyi elime aldım. Nature dergisinde yayınlanmış bir ma- b) Ben yazar olsaydım metnin devamında Bay Golyadkin ile
kaleden alıntı yapılmıştı. İsteksizce göz gezdirdim. Bir kez daha ilgili şu değişikliği yapardım: Öncelikle İvanoviç’in evine gir-
bilimin, tılsımların sınırsız gücünü hafife almasına şaşarak bak- dikten sonra Bay Golyadkin’le ilgilenmelerini, onun sıcak bir
tım. Bilim ve tılsımlar el ele verse nice imkânların sınırları zor- ortamda kalmasını sağlardım. Daha sonra onun zihnindeki
lanabilirdi diye bir kez daha düşündüm.(Birinci kişili anlatım) bütün çıkmazları çözüme kavuştururdum.
4. Onaylayan öznellik: “Pederi Nasrullah Efendi konağında şifa 3. Birden evin kapısının açıldığını gördü. İçerden çıkan İvanoviç ona:
merkezi bir kimyahanesi ve hastalıklara çare bulabilmek için - İçeri buyurun lütfen Bay Golyadkin, dedi.
ömrünü adayan güzel yürekli, gece gündüz işler kimyagerleri Bay Golyadkin, bu daveti teşekkür ederek:
vardı. Hazırlanış şekilleri ve bileşimleri büyük sır sayılan değerli
taşlar eritilir; hayranlık uyandıracak bir inançla alaşımlar yapılır, - Gerek yok beyefendi ben iyiyim, gelmesem daha iyi. Ayrıca misa-
potalara dökülürdü.” firleriniz var rahatsızlık vermeyeyim, dedi.
Onaylamayan öznellik: “Pederi Nasrullah Efendi’nin konağın- İvanoviç davetinde ısrar ederek:
da kimyahanesi ve delice tutukusunu gerçekleştirmek için en az - Hayır, imkânı yok. Herkes gelmenizi rica ediyor. Buyurun lütfen,
kendisi kadar çılgın, gece gündüz işler kimyagerleri vardı. Bir dedi.
kendinden geçiş hâliyle, akıl dışı bir inançla, hazırlanış şekilleri
ve bileşimleri büyük sır sayılan değerli taşlar eritilir; yaşamı boş Kahramanımız kapıya yöneldi. Kendine gelmeye ve üstünü başını
bir heves uğruna aptalca harcadığını göremeyen kimyagerleri toplamaya fırsat bile bulamadan salona girmişti.
tarafından alaşımlar yapılır, potalara dökülürdü.”
797