Page 43 - Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi | 5.Ünite
P. 43
Orta Doğu
1990’lı yıllarda Türkiye’nin Orta Doğu politika-
larında bölgede yaşanan etnik ve dinî çatışmala-
rın ortaya çıkardığı güvenlik sorunu belirleyici ol-
muştur (Görsel 5.33). Bu sorunların daha ziyade
Suriye ve Irak gibi Arap ülkelerinden kaynaklan-
ması, Türkiye’yi Arap dünyasından uzaklaştırarak
İsrail’e yaklaştırmıştır. Türkiye, 2001’den sonra
geleneksel bölge politikası olan Orta Doğu so- Görsel 5.33: Orta Doğu (Temsilî)
runlarından uzak durma yaklaşımıyla sorunlardan
kurtulamayacağını anlamış; barışa yönelik çözüm önerileri üreten politikalar izlemeye başlamıştır.
Türkiye-Suriye ilişkileri; su kaynaklarının kullanımı ve paylaşımı, Suriye’nin teröre ev sahipliği yap-
ması ve Hatay üzerindeki emelleri sebebiyle iyi olmamıştır. İki ülke arasında 1998’de imzalanan Adana
Mutabakatı ile ilişkilerde güven ortamı tesis edilmeye başlanmıştır. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se-
zer’in, 2000 yılında vefat eden Hafız Esad’ın cenaze törenine katılması da iki ülke arasındaki ilişkilerin
gelişmesine katkı sağlamıştır. Bu tarihten sonraki süreçte Türkiye ile Suriye arasındaki ziyaretler en üst
düzeyde yaşanırken birçok alanda iş birliği politikası takip edilmiştir. İki ülke âdeta birbirini yeniden tanı-
mış ve ilişkilerin seyri olumlu bir havada devam etmiştir. İki ülke ABD’nin Irak’ı işgal ettiği 2003’ten sonra
ortak sorun olan Kürt meselesi nedeniyle daha da yakınlaşmıştır. Suriye, PKK terör örgütünü kınamış
ve ülkesindeki PKK’lı teröristleri de Türkiye’ye teslim etmiştir. Türkiye, İsrail-Suriye ilişkilerinde ara bulu-
culuk yaparak Lübnan’daki Hariri suikastı sonucu sıkıştırılan Suriye’ye destek olmuştur. 2009’da ortak
kara tatbikatı yapılmıştır. Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın Türkiye’ye ziyaretinde (16 Eylül 2009) vizeleri
kaldıran anlaşma imzalanmıştır. İki ülke arasında ortak bakanlar kurulu toplantısında “stratejik ortaklık”
tan bahsedilmiştir.
2011 Arap Baharı sonrası Esad rejiminin sivil halka orantısız güç kullanması, Türkiye ile Suriye ara-
sındaki ilişkilerin bozulmasına yol açtı. Türkiye sorunun barışçıl yollardan ve halkın taleplerine daha
duyarlı yaklaşarak çözülmesini istese de bu talepler Esad rejiminde karşılık bulmadı. Bunun üzerine
Türkiye’nin Suriye politikasında değişim başladı. Türkiye, Suriyeli muhaliflerle görüşmelerde bulundu ve
muhalifler Türkiye’de konferanslar düzenledi. Türkiye, Suriye’ye yaptırım uygulamaya başlayarak bazı
Suriyeli iş adamlarının mal varlıklarını dondurdu. Suriye Merkez Bankasıyla ilişkileri kesti. Özgür Suriye
Ordusunun (ÖSO) kurulmasında önemli rol oynadı. Türkiye’nin Suriye politikası, 2012 Haziran ayında
Türk jetinin düşürülmesi ile daha da sertleşti. Türkiye, Esad’a karşı muhaliflere destek verirken Esad
rejimi özellikle İran, Rusya ve Çin tarafından desteklendi.
Türkiye, 2011 sonrası takip ettiği açık kapı politikası ile Suriye’den gelen mültecilere kucak açtı ve
mülteciler bir anda Türkiye’nin ana gündemini oluşturdu (Görsel 5.34). Açık kapı politikası ile sınırdan
giriş yapan her Suriyeliye geçici koruma statüsü veren Türkiye, mülteciler için 2014 itibarıyla 5 milyar
dolar harcadı. 2011 yılı Mart ayından beri devam
eden Suriye iç savaşı ve kitlesel göç hareketi,
başta Türkiye olmak üzere tüm bölge ülkelerinin
siyasi, ekonomik ve sosyal dinamiklerini etkiledi.
1990’lı yıllarda Türkiye-İran ilişkileri; PKK, re-
jim ihracı meselesi ve bölgesel üstünlük mücade-
lesi nedeni ile büyük oranda gergin bir seyir izle-
miştir. 2002 yılı sonrası Türkiye’nin dış politikada
sıfır sorun anlayışını temel alması, İran ile ilişkile-
re dinamizm katan önemli bir faktör olmuştur. Tür-
kiye ve İran bu dönemde çok boyutlu ve kapsamlı
iş birliği alanları oluşturmuştur. İki ülkenin ekono-
mik gereksinimleri ve 2003 Irak Savaşı sonrası Görsel 5.34: Türkiye’de mülteciler için kurulan
prefabrik kamplardan biri
oluşan bölgesel gerginlikleri giderme arzusu, iliş-
259