Page 46 - Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi | 5.Ünite
P. 46

Türkiye-Suriye  ilişkilerindeki  bozulma,  Türk  dış
               politikasında  uygulanmak  istenen  “sıfır  sorun”  po-
               litikasının  Orta  Doğu  gibi  bir  bölgede  uygulanma-
               sının oldukça zor olduğunu göstermiştir. Suriye’de
               yaşanan krizin terör, dış politika ve mülteciler konu-
               su gibi Türkiye’yi zorlayan pek çok yönü olmuştur.
               Ankara’nın Esed rejimine karşı tavır alması, İran ve
               Irak’la  ilişkilerde  de  problemler  ortaya  çıkarmıştır.
               Suriye’deki mevcut durumun ortaya çıkardığı tehdit-
               ler karşısında Türkiye, Fırat Kalkanı Operasyonu’nu
               düzenlemiştir.
                  Suriye’de yaşanan siyasi kriz Türkiye’nin güne-     Görsel 5.36: Bodrum sahilinde bulunan
               yinde bir mülteci sorununa sebep olmuştur.  Türki-               Aylan bebek
               ye, hukuki ve ahlaki açıdan olaya yaklaşarak güney komşusundaki iç savaştan kaçan Suriyelileri kabul
               etmiştir. Mülteciler sorunu Türkiye’de önemli bir mali yüke sebep olurken güney illerinde güvenlik sorun-
               larına da yol açmıştır. Suriyeli mültecilerin gıda, ısınma, giyecek, eğitim ve sağlık gibi bazı temel ihtiyaç-
               larını gidermek için Türkiye tarafından milyarlarca dolar harcanmıştır. Türkiye’nin bu yardımına karşılık,
               mülteciler için uluslararası toplum tarafından yapılan yardım miktarı 471 milyon dolarla sınırlı kalmıştır.
                  Suriye iç savaşının Irak’ın istikrarına yönelik olumsuzluklara neden olması ve DEAŞ’ın bazı bölgeleri
               işgali ile artan çatışmalar sonucunda milyonlarca Iraklı göç etmek durumunda kalmıştır. Yerlerinden
               Edilmiş Kişileri İzleme Merkezi (IDMC) tahminlerine göre  2014 yılı içinde yaklaşık 2,2 milyon Iraklı ülke
               içinde yer değiştirmek zorunda kalmış, 2015 tarihi itibarıyla bu sayı 4 milyona yaklaşmıştır.
                  2015’te  Suriyeli  mültecilerin  Avrupa’ya  gitmek  istemesine  karşılık  Macaristan,  Sırbistan  sınırına
               duvar öreceğini açıklamıştır. Almanya,  Avusturya, Slovakya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Fransa
               kara  sınırlarında  kontrolleri  yeniden  başlatacağını  duyurmuştur.  Tüm  bunlar AB  için  sarsıcı  bir  etki
               meydana  getirmiştir.  Avrupa’ya  yönelik  göçmen  akımlarına  Avrupa’nın  yaklaşımı  birlik  içerisinde
               tartışma  ve  ayrışmaları  doğururken  “Avrupa  değerlerinin”  de  sorgulanmasına  yol  açmıştır.  Evrensel
               değerlere karşı kendi çıkarlarını öne çıkaran AB, Suriye’deki drama sessiz kaldığı için suçlanmıştır.
               Her zirve veya toplantıda bazı üye ülkelerin karşı çıkması nedeniyle konu bir şekilde geçiştirilmiştir. Her
               geçen gün daha fazla mültecinin denizde can vermesi ve özellikle Aylan bebeğin 2 Eylül 2015 günü
               Bodrum sahillerine vuran cansız bedeninin fotoğraflarının dünyaya yayılması, “insani değerleri” Avrupa
               kamuoyunun gündemine getirmiştir (Görsel 5.36).

                  5.6.4. Küresel Terörizm


                  Değişen yapısı, görünümü ve hedefleri nedeniyle uluslararası toplumun üzerinde mutabık kaldığı bir
               terörizm tanımlaması yapılamamıştır. Yine de en genel tanımıyla terörizm, hedef toplumdaki egemen
               siyasi yapıyı değiştirmek amacıyla belirli bir örgüt tarafından sistematik olarak uygulanan ve kitleleri
               korkuya sürükleyen şiddet eylemleridir. Egemen devletler, siyasi tercihlerini benimsediği grupların ey-
               lemlerini meşru mücadele olarak nitelendirirken benimsemediği grupların üyelerini “terörist”, yaptıkları
               eylemleri de “terörizm” olarak nitelendirmeyi tercih etmiştir. Devletler, ideolojik yaklaşımlarının yanında
               politik çıkarlarına göre de şiddet eylemlerine farklı yaklaşmışlardır. Devletler, bu sayede bölgesel veya
               uluslararası alanda gücünü artırmayı ve gelişmekte olan ülkelerde kendi istedikleri rejimleri oluşturmayı
               amaçlamışlardır. Soğuk Savaş Dönemi’nde ABD, Sovyet yanlısı rejimlere karşı mücadele veren grup-
               ların eylemlerini meşru kabul ederek söz konusu grupları özgürlük savaşçısı şeklinde değerlendirmiş;
               Amerikan yanlısı rejimlere karşı verilen mücadeleleri terörizm, mücadele verenleri de terörist olarak
               nitelendirmiştir. ABD’nin onayıyla Pakistan tarafından kurulup desteklenen Taliban buna örnek olarak
               verilebilir.
                  Soğuk Savaş’ın ardından kazandığı özgüvenle artık daha fazla söz söyleyen fakat uluslararası söz-
               leşmelere daha az uyan ABD, uluslararası ilişkilerde kendini eşitler üstü bir konumda görmüştür. Artık
               hangi devletlerin cezalandırılacağı, hangi sistemlerin değişeceği ABD’nin tanım ve referansları ile ger-


                                                           262
   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50   51