Page 14 - Felsefe 11 | 2.Ünite
P. 14
2. ÜNİTE
8. YÜZYIL-12. YÜZYIL ÇEVİRİ FAALİYETLERİNİN HRİSTİYAN VE İSLAM
FELSEFESİNE ETKİSİ
MS 2-MS 15. yüzyılda yapılan çeviriler, kültürlerin birbirlerini daha yakından tanımalarına
neden olmuştur. Antik Yunan medeniyeti dışında da bilim ve felsefe merkezlerinin kurulmasını
sağlamıştır.
8. yüzyılda Porphyrius’a ait eserler Grekçeden Latinceye kazandırılmıştır. 9. yüzyılda ise Roma
patriğinin misyoner faaliyetleri gereği İncil’in Slavcaya çevirisi yapılmış ve Hristiyanlık yayılmaya
çalışılmıştır. Aristoteles ve Platon eserlerinin çevirisinde Hristiyan inançlarına yatkın olan ve aykırı
olmayan bölümler seçilmiştir. Çevirilerin Hristiyanlık öğretilerine dayanak oluşturmak maksadıyla
inanç felsefesine yönelik çalışmalar olduğu görülmektedir.
8-9. yüzyıl arasında İslam coğrafyasında Antakya, Urfa, Cundişapur, Harran, Nisibis (Nusaybin)
ve Bağdat’ta kurulan çeşitli okullarda çeviriler yapılmıştır. İslam felsefesinin temel kaynaklarından
kabul edilen bu çeviri faaliyetleri neticesinde İslam düşünürleri Yunan felsefesi ile tanışmıştır.
Abbasi halifelerinin talimatları doğrultusunda 9-12. yüzyıl arasında Süryani, Arap, Farisi ve
Hint çevirmenler sayesinde birçok felsefi eser Arapçaya çevirilmiştir. Harun Reşit döneminde fet-
hedilen yerlerden getirilen eserler, Bağdat’ta Beyt’ül Hikme adında kurulan kütüphanede toplan-
mıştır (Görsel 2.3). Özellikle Abbasi halifesi Mensur tarafından Beyt’ül Hikme’de başlatılan çeviri
faaliyetlerinde Aristoteles’in “Organon” ve Porphyrius’un “İsagoji” eserleri (mantık alanına ait eser-
ler) çevirilmiş, burası bilim ve felsefe akademisi hâline getirilmiştir. Plotinos’un sudûr nazariyesi
ve Aristoteles’in mantık görüşleri, İslam felsefesi filozoflarını büyük ölçüde etkilemiştir. Yapılan
çeviriler, İslam felsefesine yön vermiş ve İslam coğrafyasını felsefenin merkezi hâline getirmiştir.
Görsel 2.3: Temsilî Beyt’ül Hikme
Uygulama
Aşağıdaki metni okuyup metinden hareketle verilen soruları cevaplayınız.
Aristo, Platon ve Plotinos’un eserleri Arapçaya çevirildikten sonra İslam filozofları tarafından
yorumlanmıştır. Fârâbî, Aristoteles’in “Nikomakhos Ahlakı” adlı eseri üzerine olan şerhinde (İbn
Rüşd’ün belirttiğine göre) şöyle demiştir.
“İnsan için bu hayattaki en üstün iyi, bilgiye ulaşmaktır. Fakat ölümden sonra insanın başka
forma girdiğinin söylenmesi masaldır, zira doğan ve ölen hiçbir şey ölümsüz olamaz.”
İbn Rüşd öğretilerinin Katolik inanca aykırı olduğunu düşünen A. Thomas karşı eserler yazmış-
tır. İbn Rüşd’ün “Evrenin ezelî-ebedî olmayıp yoktan yaratıldığı” düşüncesi de devam ettirilmiştir.
Robert HAMMOND, Farabi Felsefesi ve Ortaçağ Düşüncesine Etkisi
Soru
Aquinalı Thomas, İbn Rüşd’ün düşüncelerini nasıl değerlendirmiştir?
52