Page 9 - Felsefe 11 | 2.Ünite
P. 9
MS 2. Yüzyıl-MS 15.
2. ÜNİTE Yüzyıl Felsefesi
Yaratıcının Varlığını Kanıtlama Problemi
İslam felsefesinde yaratıcının varlığının delilleri problemi, Yaradan’ın varlığına ilişkin akla uy-
gun delil getirilmesi üzerine şekillenir. Mesele, Yaradan’ın varlığının akılsal olarak temellendiril-
mesidir. Bu probleme kelamcılar ve İslam filozofları çeşitli açıklamalar getirmiştir. İslam kelamcıla-
rından Eş’arî, filozoflardan ise El Kindî, İbn Sînâ ve İbn Rüşd düşünceleriyle öne çıkmaktadır.
Yaratıcının varlığına yönelik kanıtlarını doğada göz-
lenen değişimlere dayandırarak açıklar. Ona göre insan
akıl sahibi olması bakımından diğer yaratılan varlıklar
arasında en mükemmel olanıdır. İnsanın doğumdan ölü-
me kadar farklı biyolojik süreçlerden geçerek olgun bir
Eş’arî varlık hâline geldiğini belirten Eş’arî, insanın bu olgun-
luğa kendi kendine ulaşamayacağını belirterek zorunlu
olarak bir yaratıcının olması gerektiğini savunur. İnsan
aklı ile yaratıcının varlığını bilebilir. İnsanın yaratılışına
ilişkin Kur’an-ı Kerim’den ayetler gösteren Eş’arî, onla-
rın meallerini örnekler üzerinden anlatarak yaratıcının
varlığına ilişkin deliller sunar.
Varlığı üçe ayırır: zorunlu (vâcib-ül vücud), mümkün
olan (mümkin-ül vücud) ve mümkün olmayan (mümte-
ni-ul vücud) varlıklar. İbn Sînâ, mümkün olmayan var-
lıkları sadece mantık açısından kabul eder. Onun ontolo-
jik olarak yoğunlaştığı varlık ilk ikisidir. Zorunlu varlık;
İbn Sînâ varlığı başka bir varlığa muhtaç olmayan, ezelî ve ebedî
varlıktır. Mümkün varlık; etrafta görülen, sürekli bir şe-
kilde var olan ama daha sonra yok olan varlıklardır. Bu
varlıklar, zorunlu varlıktan taşma sonucunda çıkmıştır.
Zorunlu varlık yaratıcıdır ve ilk olarak aklı yaratır, ilk
akıl da ikinci aklı yaratır ve bu yaratma sürekli devam
eder. Bu görüş, İslam felsefesinde sudûr nazariyesi (ku-
ramı) olarak da bilinir ve temelleri Plotinos’a dayanır
Birçok İslam filozofu gibi yaratıcının varlığını kanıt-
lamak için “hudûs deliline” başvurur. Hudûs, sonradan
yaratılan demektir. Hudûs delili, sonradan yaratılanın
zorunlu olarak bir yaratıcıyı gerektirmesi mantığına da-
yanır. El Kindî’ye göre âlem (evren), kadîm (öncesiz)
değil hâdistir (sonradan olan). Onun bilfiil (eylemli ola-
El Kindî
rak) gerçekleşmesi hâdis olmasındandır. Âlemin sonra-
dan yaratılan olduğunu kanıtlamak için âlemde zamanla
değişim olduğunu ve zamanın olmasının da âlemin son-
lu olduğuna kanıt olduğunu ileri sürer. Âlem sonlu ol-
duğuna göre bir başlangıcı ve bir başlatıcısı vardır, görü-
şündedir. Âlemde düzen ve uyum olmasının Yaradan’ın
varlığına ilişkin bir başka delil olduğunu savunur.
47