Page 231 - Sanat Tarihi -12
P. 231

GELENEKSEL SANATLARIMIZ          7.
                                                                                                     ÜNİTE




                 Selçuklular Dönemi Tezhip Sanatı


                 12.  yüzyılda  gelişmeye  başlayan  Selçuklu  tezhibi  Rumî  üslubun
             yanında, geometrik biçimlere de yer vererek 13.yüzyıl sonlarında en güzel
             örneklerini vermiştir. Bu devir tezhibinin en iyi örnekleri Konya Mevlâna
             Müzesinde sergilenen Divan-ı Kebir ve Mesnevi adlı eserlerde görülmektedir.

                 Osmanlılar Dönemi Tezhip Sanatı


                 Selçuklu  Devri  tezhibini,  klasik Türk  tezhibinin  başlangıcı  sayılan
             Osmanlı tezhibi takip etmektedir. Osmanlılara ait bilinen ilk tezhip örneği,
             Sultan II. Murat adına hazırlanmış olan bir musiki nazariyat kitabındaki
             süslemelerdir.  15.  yüzyılın  en  meşhur  Türk  müzehhibi  1436’da  Tevarihü’l
             Ervah adlı tıp kitabını tezhip eden Aksaraylı Ahmed bin Mahmud’dur. Klasik
             Türk  tezhip  üslubu  Fatih  Dönemi’nde  olgunlaşmıştır.  Fatih  Dönemi’nin
             nakkaşbaşısı Baba Nakkaş bu devrin tanınmış müzehhiblerindendir.


                                             II.  Bayezid  Dönemi,  Osmanlılarda
                                          tezhip sanatının en parlak devrinin başlan-
                                          gıcıdır.  Bu  dönem  tezhiblerinde  yeni
                                          motiflerin yanında renklerin daha dengeli
                                                                                                Görsel 7.38
                                          ve uyumlu kullanıldığı, süslemede altına        Muhibbi Divanı, Kara Mehmed
                                          daha geniş yer verildiği görülür. Feyzul-
                                          lah Nakkaş, Hasan bin Abdullah, Hasan
                                          bin Mehmed, Melek Ahmet Tebrizi döne-
                                          min  önemli  tezhip  ustalarıdır.  Kanuni
                                          Sultan  Süleyman  Dönemi’nde  klasik
                                          Osmanlı-Türk tezhibi en olgun ve parlak
                                          devrini  yaşamıştır.  Fatih  Dönemi’ndeki
                                          kobalt mavi zeminin yerini koyu lacivert,
                                          pembe ve kırmızının yerini koyu kırmızı
                                          alır.  Çizgiler  daha  ince,  motifler  daha
                       Görsel 7.39        zengindir.  Bu  devrin  en  büyük  üstadı
                 18. yy. Şükufe tarzı tezhip örneği  olan Kara Memi lakabı ile bilinen Kara
             Mehmed, Kanuni Sultan Süleyman’ın Muhibbî Divanı’nı tezhip etmiştir
             (Görsel 7.38). 16. yüzyılın tanınmış bir müzehhibi de 1547 tarihli Kur’an-ı
             Kerim’i tezhipleyen Muhammed bin İlyas’tır. 17. yüzyıl da matbu eser-
             lerin artması el yazması eserleri gittikçe azaltmıştır. Buna rağmen tezhip
             sanatında klasik üslup özelliğini kısmen devam ettirmiştir. 18. yüzyılda III.
             Ahmet  Dönemi’nde  tezhip  sanatı  yeniden  canlanmıştır  (Görsel  7.39).
             Klasik  motifler  ile  kurulan  kompozisyonların  yanı  sıra,  Batı  etkisiyle
             Osmalı sanatına giren naturalist çiçek buketleri, kıvrık iri yapraklar tezhip
             sanatını  zenginleştirmiştir.  Devrin  başlıca  müzehhibleri  Yusuf  Mısrî,
             Bursalı Hazerfen ve Ali Üsküdari’dir. 18. yüzyıl sonlarına doğru Rönesans
             ve  Barok  kıvrımları, Türk  tezhibinde  taklit  edilmeye  başlanmış,  bunun
             sonucu olarak Türk tezhibi orijinalliğini kaybetmiştir. Cumhuriyet Döne-
                                                                                                Görsel 7.40
             mi’nde  Prof.  Dr.  Süheyl  Ünver  ve  yetiştirdiği  talebeler  klasik  üsluba   Cumhuriyet Dönemi tezhip örneği,
             dönmüş ve çok değerli eserler meydana getirmişlerdir (Görsel 7.40).               Süheyl Ünver


                                                                                                           231
   226   227   228   229   230   231   232   233   234   235   236