Page 26 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | 2.Ünite
P. 26
2. ÜNİTE
METİNDE GEÇEN BAZI KELİME VE KELİME GRUPLARI
âhû : Ceylan. meftûh : Açılmış, açık.
akd-ı şebnem : Çiğ tanesi. merdümek : Gözbebeği.
behişt : Cennet. müdâm : Devam eden, süren, sürekli.
bünyâd : Bina. mürekkeb : İki veya daha çok şeyin ka-
cebîn-i pâk : Temiz alın. rışımından meydana gelen,
birleşmiş.
cem’ ol- : Toplanmak.
neng : Ayıp, utanma.
cüft : Çift, eşi olan, tek olmayan.
nergis-i mest : Nergise benzeyen göz.
çîn-cünbiş : Kıvrım kıvrım coşan.
peykân : Okun ucundaki sivri demir.
mevc-i sehmnâk : Korku dolu dalga.
peyker : Yüz, surat.
ebvâb-ı tekellüm : Söz kapıları.
pîşe : Huy, tabiat, alışkanlık.
ebrû : Kaş.
râh u revîş : Gidilen, tutulan yol.
emvât : Ölüler.
reng-i gâze : Allık rengi.
evrâk-ı gül : Gül yaprakları.
revâc-ı bâzâr : Pazardaki sürüm.
füsun-sâz : Büyü yapan.
ruhsâr : Yanak.
gamze-i tîz : Keskin yan bakış.
sanem : Put.
giriftâr : Tutulmuş, tutkun.
ser-i mû : Saç ucu.
girih-gîr : Düğüm tutmuş, düğümlü,
dolaşık. sîb-i zenah : Sevgilinin elmaya benzeyen
çenesi.
hadeng-i hûnrîz : Kan döken ok.
şehbâz : Bir çeşit iri, beyaz doğan.
hâl : Ben.
şehd : Bal.
hâlî : Boş.
şimşâd-ı latîf : İnce, şimşir gibi boyun.
ham : Kıvrım.
tâk : Bina kemeri.
hemdem : Arkadaş.
tufeyl : Dalkavuk.
hindû : Ben, benek.
turfa : Görülmemiş, yeni, tuhaf, şaşı-
hûr u gılmân : Cennetteki genç kızlar ve er-
lacak şey.
kekler.
uşşâk : Âşıklar.
mâhî : Balık.
METİN VE TÜRLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Okuduğunuz metin, asırlar boyunca zevkle okunmuş bir aşk mesnevisidir. Arap edebiyatında
doğan bu konu, İran edebiyatında da ayrıntılı bir şekilde işlenmiştir. Türk edebiyatında Şâhidî, Ali
Şîr Nevâî, Hamdullah Hamdi, Fuzuli gibi pek çok sanatçı Leyla ve Mecnun hikâyesini konu alan
mesneviler yazmıştır. Ancak bunlar içerisinde en çok iz bırakanı şüphesiz Fuzuli’ninki olmuştur. Bu,
eserin yazıldığı tarihten başlanarak Türkçe konuşulan her yerde beğenilerek okunmasından ve daha
sonra yazılan Leyla ile Mecnun hikâyelerinde etkili olmasından anlaşılmaktadır. Ayrıca eserin pek
çok yazma nüshasının da olması bu beğeninin göstergesidir.
Fuzuli’nin bu mesnevisi, Kanuni’nin Bağdat Seferi sırasında, yüzyılın Osmanlı şairleriyle aynı şiir
meclisinde bulunmalarının sonucunda ortaya çıkar. Bu meclislerde tanıştığı Hayali Bey ve Taşlıcalı
Yahya, Fuzuli’ye Leyla ile Mecnun konusunu işleyen pek çok eser yazıldığını söyleyerek bir tane de
kendisinin yazmasını teklif ederler. Fuzuli yapılan bu teklifi, önce zor bir sınav olarak algılar ancak
daha sonra öneriye uyarak mesnevisini yazar.
58