Page 21 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 | 2.Ünite
P. 21

Hikâye


                  Hazırlık



                  İnsanoğlu lakırdıyı keşfettiği günden bu yana, bir şeyleri birilerine anlatma ihtiyacını duymuş.
               Tanık olduğu bir olayı, içine biraz da kendi hayal gücünü kattığı bir gerçeği ya da düpedüz bir
               düşünü, bir korkusunu, bunalımını, karabasanını... Ve az da olsa kendini dinleyen meraklı kulaklar
               bulmuştur. Zamanla anlatışına daha bir çekidüzen, daha bir kıvraklık ve çekicilik katmıştır ki, çevresi
               onu sıkılmadan ilgiyle dinlesin.
                  Sanırım hikâyenin kökenini de bu dürtüde aramak gerek.
                                                                                              Haldun Taner


                  Hikâyenin benim hikâyeci sözlüğümdeki karşılığı; insanı anlatan, insan yaşamından bir kesiti o
               insanın (yani o kahramanın) dışında, yine o insana yabancı, başka insanlara (okurlara) aktarmak, ör-
               neklemek; o insanın varlığından haberdar etmektir.
                                                                                            Tarık Dursun K.



                  Hikâyeci, bütün yaşamınca yaşar hikâyelerini yazmadan önce... Nice hikâye tohumları vardır için-
               de yeşermiş ya da yeşermeden kurumuş. Notları vardır, yazılmış yarıda kalmış hikâye parçaları vardır.
                                                                                               Oktay Akbal


                  Zaman zaman, “hikâye benim” diye düşünüyorum. Bütün hikâyeler benimdir. Çünkü “Ben, hikâye-
               yim”.
                                                                                              Hulki Aktunç


                  Bilmiyorum insan nasıl yazar olur, ne zaman yazar olur, hele öykücü olmak ne demektir? Tanımlan-
               ması güç bir durum. Hele anlatı türlerinin birbirlerinin alanlarına nüfuz ettikleri, girip çıktıkları, birbir-
               lerinin tanımlarını, araçlarını ödünç aldıkları, harcadıkları ya da el koydukları günümüz edebiyatında.
               Şiir ile öykü, öykü ile roman, roman ile deneme elbette genel hatlarıyla birbirinden ayrılabilir, ama
               öyle metinler var ki, bütün bu anlatı türleri bir arada örülmüş. Öylesi metinler ki bunlar, öykünün bit-
               tiği yerde roman başlar gibi olurken araya sanki şiir giriyor, tam biterken yeniden öykü boy gösteriyor.
               Bu nedenle öykünün herhangi bir karşılığını aramak bana giderek zor geliyor.
                                                                                                Ayfer Tunç



                1. Yukarıda bazı sanatçıların hikâye türüyle ilgili görüşlerine yer verilmiştir. Bu görüşlerden hareketle
                  hikâye türü hakkında neler söyleyebilirsiniz?

                2. Bir edebî eser, yaşamı bire bir yansıtabilir mi? Tartışınız.

























                                                                                                            53
   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26