Page 23 - Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi 11 | 2.Ünite
P. 23
Türklerde Toplum Yapısı
SIRA SİZDE
Osmanlı kadını
“Türkiye’yi ziyaret edenler burada birkaç Türk evi görmeden Türk insanlarının
gerçek yaşamları hakkında hiçbir şey bilemez. Türk evleri gözden ırak olduğu için Türk
hanımlarının aile içerisinde hiçbir etkisi olmadığını düşünmek hata olur. Tam tersine bu
hanımlar, dışarıda dolaşmakla, ziyaretlere gidip ziyaretçi kabul etmekle vakit geçirmedik-
leri için türlü planlar kurmak keyfine sahiptirler.”
Selçuk Düger, Batılı Kadın Seyyahlar İmgeleminde Osmanlı Kadını, sayı: 29, s. 71-90 (Düzenlenmiştir.)
Georgina A. Müller (Corcina A. Müller) 1894’te İstanbul’a gelip çeşitli Türk evle-
rine ziyaretlerde bulunduktan sonra, Osmanlı kadını hakkında yukarıdaki ifadeleri
kullanmıştır. Buna göre Osmanlı kadınının toplumdaki yeri hakkında neler söyleye-
bilirsiniz?
.........................................................................................................................................................................................................................
.........................................................................................................................................................................................................................
.........................................................................................................................................................................................................................
Osmanlılar zamanında evlerin duvarlarından rengarenk çiçekler sarkardı. Pencerelerin
önünde bulunan sarı çiçek, evde hasta olduğu anlamına gelir ve oradan sessiz geçilmesi isteğini
ifade ederdi. Kırmızı çiçek ise bu evde evlenme çağına gelmiş genç bir kız olduğunu ifade eder ve
kötü söz kullanarak o kişinin yüreğini ve ruhunu incitmeyin mesajı verirdi. Evin kapı tokmak-
larının çıkardığı sesler de anlam yüklüydü. Kapısında ay ve yıldız sembolü takılı evlerden hacca
giden insan olduğu anlaşılırdı.
Günümüzde ise yüksek katlı binalar birbirine yakın olarak yapılmasına rağmen, binaların
içinde yaşayan insanlar birbirlerinden uzaklaşmışlardır. Trafik yoğunluğu, fabrika gürültüleri ve
kalabalık nüfus yüzünden şehirlerin sakinliği ve sessizliği bozulmuştur.
Osmanlı’da hemen her sokakta bir hayır çeşmesi, çeşmelerin başında kuşların su içebilece-
ği yerler vardı. Kuşların barınabilmesi için evlerin uygun yerlerine kuş evleri yapılırdı. Mahalle-
deki insanlar hayır ve sadaka konusunda çok duyarlı oldukları için yoksul komşular gözetilirdi.
Sokak hayvanları için vakıf kuranlar bile vardı.
SORU
Osmanlı Devleti’nde hayvanların korunmasıyla ilgili yapılan çalışmaları günümüzdeki-
lerle karşılaştırınız?
Osmanlı’da çocuklar, gelenekler ve İslam ahlakı doğrultusunda yetiştirilirdi. Sofraya hep
birlikte oturulur, ramazan ayında iftarlar Müslüman ve gayrimüslim komşularla birlikte yapı-
lırdı. Bugün de aynı düşünce devam etmekle birlikte, çalışma hayatının yoğunluğundan dolayı
ailelerin yemekte bir araya gelmeleri bazen mümkün olmamaktadır.
Osmanlı ailesi dinî nikah ile kurulur ve bu işlem kaydedilirdi. Ailede ölüm hâlinde miras
paylaşımı da dinî kurallara göre yapılırdı. Bazı gayrimüslimler yaşam biçimindeki benzerlikler
ve adaletli paylaşımdan dolayı İslam Miras Hukuku’na başvurmuş ve aile bireyleri miraslarını
Müslümanlar gibi taksim etmiştir.
Osmanlı toplumunda doğum olayı büyük bir sevinç gösterisine dönüşürdü. Doğum gerçek-
leştikten sonra saçılar saçılır, yeni doğan çocuğa takılar takılır ve ailenin babası tarafından zi-
yafet verilirdi. Doğumdan sonraki en önemli hadise, çocuğa ad konmasıydı. Evin büyüğü, çocuk
doğar doğmaz sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okur ve çocuğun ismini besmeleyle koyardı.
87