Page 12 - Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi 11 | 3.Ünite
P. 12
3. Ünite
Divan-ı Hümayun’da son şekli verilen kanunnâme padişaha arz BİLGİ NOTU
edilir ve padişahın onayından sonra nişancı tarafından mühim-
me defterlerine kaydedilerek yürürlüğe girerdi. Kanunnâmeler Fatih Kanunnâmesi’nin
oluşturulurken şeyhülislamın da görüşü alınarak çıkarılan ka- büyük bir kısmı kendisin-
nunun şerî hükümlere uygun olmasına dikkat edilirdi. den önceki kanunların bir
araya getirilmesiyle ortaya
Fatih Sultan Mehmet merkeziyetçi bir yapı oluşturmak için çıkmıştır.
hukuk konusunda köklü değişiklikler yapmıştır. Mutlak hü-
kümranlık haklarını devleti belli bir amaca göre düzenleme ve
örfî kanun koyma doğrultusunda kullanmış, kanun hükümdarı olarak tarihe geçmiştir.
Fatih Sultan Mehmet’in hüküm içeren birçok kanunundan başka biri devlet teşkilatına, di-
ğeri de yönetim, maliye ve ceza alanlarına yönelik olarak çıkardığı iki kanunnâmesi daha vardır.
Fatih, eski Türk geleneğinden gelen tecrübelerden de faydalanarak şerî esasların yanında devle-
tin işleyişi ile ilgili meselelerde kendi iradesiyle ayrı bir kanunnâme daha çıkarmıştır.
Bu kanunların bir kısmı padişah veya idarecilere devletin teşkilat ve kurumları hakkında
genel bir fikir vermek üzere hazırlanmış taslaklardır. Anadolu Beylerbeyi’nin İstanbul’daki ni-
şancıya; “Paşa hazretleri, sen dahi bütün devlet meselelerinde bu kanun-i şerifin gerektirdiği gibi
davranasın.” diyerek kanun metnini göndermesi, bu uygulamaya örnek teşkil eder.
Fatih Sultan Mehmet’in hazırladığı kanunnâmenin birinci bölümünde devlet teşkilatı ve ni-
zamı ile ilgili kaideler, ikinci bölümünde ise reayanın vereceği örfî vergiler yer almaktadır. Bu ka-
nunnâmede çift vergisi şu şekilde tarif edilmiştir. “Bir çift öküzle sürülecek kadar araziye sahip
olanlar yılda üç akçe vere. Bir orak, bir döğen ve bir kağnı odun için boyunduruk vergisi olarak
iki akçe vere. Bu yedi kulluktan (işten) dolayı akçe alınsa, yirmi iki akçe alına.”
Paşa Sancağı Defteri’nde, 1456 yılında reayanın hizmeti olarak Bahadır Bey Çiftliği’nden bir
araba odun, yarım araba saman, bir araba ot ve iki akçe boyunduruk vergisi alındığı yazmaktadır.
Bu vergi, o zamanlar Bahadır Bey Çiftliği’yle aynı araziye sahip çiftliklerden alınan vergiye denktir.
Fatih Dönemi’nden Tanzimat Dönemi’ne kadar yürürlükte kalan Kanunname-i Ali Osmani,
tımar nizamı, reaya, sipahi ve mali hükümler gibi konuları içermektedir. Teşkilat Kanunname-
leri; protokol kuralları ve devletin idari organları ile devlet memurlarının idari suçlarını kapsa-
maktadır. Bu iki kanunnameye umumi kanunname denilmektedir. Sancak Kanunnameleri ise
Kanunname-i Ali Osmani’ye ait hükümlerin sancak ve eyaletlere uyarlanmış hâlidir. Yavuz Selim
Kanunnâmesi ise II. Bayezid Kanunnâmesi’nin genişletilmiş şeklidir.
Sancak Kanunnamesi örneği Karaman Kanunnamesi
“Bir çiftlik yer tasarruf eden reaya, Bursa müddi (87 kg) ile yılda dört müdd
(87x4=348 kg) tohum ekmek lazımdır. Ekmedüği yılda elli akçe vire. Amma Karaman
müddi ile bir müdd ekse yirmi beş akçe vire...”
Eftal Ş. Batmaz, XV.-XVI Yüzyıl Sancak Kanunnamelerine göre Osmanlı Devleti’nde Tahıl Üretimi, s. 39
Kanuni Sultan Süleyman da kanunnâme yapmış ve kadıların kendi mahkemelerinde uygu-
laması amacıyla bu kanunları ilân etmiştir. Bu dönemde yapılan kanunnâmeler Fatih Kanunnâ-
mesi’nden daha kapsamlı hazırlanmış; idârî, hukuki, mali ve cezaî işlerle birlikte hukukta usûl
konusunu da kapsamıştır. Kanuni Sultan Süleyman Dönemi’nde Şeyhülislam Ebussuud Efen-
di’nin faaliyetleri ise şerî esasların ön plana çıkmasını sağlamıştır. Ayrıca bu dönemde zulmü
önlemek amacıyla adaletnâmeler de yayınlanmıştır.
1540 tarihli adaletnâme örneği
“Nâipler (kadı yardımcıları) kendi nahiye merkezlerinde otura, kendisine başvu-
ran davacıların davasını kanuna göre çöze, olur olmaz nesneyi bahane edip dahi reaya
üzerine çıkıp gezip yürümeyeler.”
Halil İnalcık, Belgeler, s. 24
112