Page 12 - Felsefe 11 | 5.Ünite
P. 12

5. ÜNİTE





               Varoluşçuluk ve Varoluş-Öz Sorunu
                  20. yüzyıl felsefesinin önemli akımlarından biri de varoluşçuluktur. 15. yüzyılda başlayan ve 18-19. yüzyıl
               felsefesinde hız kazanan bilimsel düşünme tarzı, felsefeyi büyük oranda etkilemiştir. Varoluşçuluk, bilimsel bilgi-
               nin en ideal bilme şekli olduğuna yönelik anlayışa karşı insan varoluşunun bu bilgi çemberine sıkıştırılamayacağı
               iddiasıyla ortaya çıkmıştır. 20. yüzyıl, varoluşçu düşünürlere göre gelişme ve ilerlemenin yanı sıra savaş ve yıkım-
               ları da beraberinde getirmiştir. Bu çağ, insanın birey olarak var olmasını zora sokmuştur. Böyle bir süreçte ortaya
               çıkan varoluşçuluk, bir yandan felsefi bir düşünüş alanı yaratma bir yandan da pratik hayata yönelik tutumlar
               oluşturma çabasının sonucudur.
                  Varoluşçu olarak kabul edilen filozoflar; özgürlük, seçim yapma (özgür irade), varlığın anlamı, varoluş-öz
               sıralaması gibi bazı kavram ve felsefi problemler üzerinde durmuşlardır. Özellikle II. Dünya Savaşı’nda yaşanan
               büyük acılar, modern dünyaya yönelik güveni sarsmış ve varoluşçuluk felsefesine olan ilgiyi artırmıştır.
                  Varoluşçu filozof Kierkegaard, 19. yüzyıl düşünce yapısını ve bireyin önemini azalttığı düşüncesiyle Hegel
               felsefesini eleştirir ve varoluşçu felsefenin ilk temellerini atar. İnsanın temel sorunu bilgi ve bilmek değil, varo-
               luşun kendisidir. Varoluş, hiçbir zaman hazır değildir; oluş içinde olan insan, sürekli yeni kararlar alıp seçimler
                                                                    Varoluş
               yaparak kendini yeniden sentezler. İnsanın seçim yapabilmesi özgür oluşundandır. Özgürlük ise seçimlerin so-
               nuçlarının sorumluluğunu almayı gerektirir.
                  Varoluşçu felsefeyi, farklı açılardan Nietzsche de etkilemiştir. Aydınlanma düşüncesiyle oluşan modern insanın
               değerlerini eleştirir. Modern insanın değerlerinin dayandığı ilkelerin çöktüğünü söyler. Nietzsche’ye göre insan,
               toplumu ve kendini aşmalıdır. Aşmak, belirlenmiş amaca yönelmekten öte aşma sürecinin kendisiyle anlamlıdır.
                               Öz
                  Jaspers, modern dünyanın düşünce yapısıyla materyalist ve idealist felsefelerin varlığı açıklama konusunda
               yetersiz kaldığını söyler. Bilimlerin insanın varoluşunu açıklayamayacağını, felsefenin ise insanın öznel varoluşu-
               nu açıklayabileceğini söyler (Şekil 5.2).



                                                                        Öz





                           Varoluş

                                               Şekil 5.2: Varoluş özden önce gelir.


                  Varoluşçuluğun önemli temsilcilerinden olan Sartre, “Varoluş, özden önce gelir.” yargısıyla felsefi sis-
               temin merkezinde olan bir savı dile getirir. Bu yargı, insanın önceden belirlenmiş bir özle dünyada bulun-
               madığını, seçimleriyle özünü ve asıl olarak kendini oluşturduğunu söyler. İnsanın hayat karşısındaki özünü
               oluşturma gücü, seçim yapabilmesinden yani özgür olmasından kaynaklıdır. İnsanın özgürlüğü doğuştan
               değil bilinci sayesinde vardır.




                            Uygulama

                  Aşağıdaki metni okuyup metinden hareketle verilen soruyu cevaplayınız.


                  SON SÖZ
                  Bir zamanlar Hollanda'da baharat piyasası biraz durgun olduğunda tüccarlar fiyatı yükseltmek için bazı
               mallarını denize dökmüşlerdi. Bu affedilebilir, belki de gerekli bir savaş hilesiydi. Acaba ruh dünyasında da
               benzer bir şeye gereksinimimiz var mıdır? Acaba zirvelere ulaştığımız ve geride sadece dindarcasına hâlâ o
               noktaya gelemediğimize inanmak ve böylece vakit geçirecek bir şeylere sahip olmamız gerektiğine çok mu
               eminiz? Şimdiki kuşağın gereksinim duyduğu şey, bu tür bir kendi kendini aldatma hilesi midir? Bununla mı
               mükemmel ustalık eğitilecektir? Yoksa kendi kendini aldatma sanatında henüz o kadar mükemmelleşmedi mi? Ya
               da bu kuşağın gereksinim duyduğu şey, korkusuzca ve dürüstçe görevlere dikkat çeken dürüst bir ciddilik midir?







        128
   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17