Page 11 - Tarih-10 | 7.Ünite
P. 11
KLASİK ÇAĞDA
OSMANLI TOPLUM DÜZENİ
7.3. OSMANLI’DA TOPRAK MÜLKİYETİ VE ÇİFTHANE SİSTEMİ
Osmanlı Devleti, toprak sistemini oluştururken hangi özellikleri TARTIŞALIM
esas almış olabilir?
Osmanlı toprak sisteminin temeli İslam toprak hukukuna dayan-
maktadır. Osmanlı Devleti toprak sistemini oluştururken kendinden
önceki Türk İslam devletlerinin toprak sisteminden yararlanmıştır.
Bununla birlikte Osmanlılar, özellikle toprağın kullanımı konusunda
Roma, Bizans ve eski İran gibi medeniyetlerin de sistemini kendi
döneminin şartlarına göre uyarlayarak faydalanmaktan çekinme-
miştir. Ayrıca Osmanlı Devleti geniş bir coğrafyaya hükmettiği için
ülkenin her tarafında toprağın hukuki durumu ve kullanım şekli
bakımından tek bir sistem uygulamamıştır. Fethettikleri yerlerde
önceden uygulanan örf ve âdetler ile hukuki durumu dikkate
alan Osmanlılar, her bölgenin özelliğine göre düzgün bir sistem
oluşturmaya çalışmıştır. Osmanlı toprak sistemine bakıldığında
arazi genel olarak mirî, mülk ve vakıf olmak üzere üçe ayrılmıştır. OSMANLI TOPRAK SİSTEMİ
Mirî arazi
Mülkiyeti devlete ait olan topraklardır. Bu toprakların kullanım hakkı, kira bedeli alındıktan sonra söz-
leşmeyle reayaya bırakılmıştır. Toprağı işleyen reaya, elde ettiği üründen 1/10 ile 1/2 arasında değişen
oranlarda vergi ödemekle mükelleftir. Mirî arazi gelirlerinin kullanımına göre bölümlere ayrılırdı.
• Dirlik: Mirî arazi içindeki en geniş topraklardır. Maaş karşılığı verilen dirlik toprakları gelirine göre
has, zeamet ve tımar olarak üçe ayrılırdı.
• Arpalık: Saray adamlarına ve ilmiye sınıfından bazı yüksek rütbeli kişilere çalıştıkları süre içinde
maaşlarına ek olarak verilen arazilerdir. Bu kişiler, görevlerinden ayrıldıktan sonra ise emekli maaşı
olarak ölünceye kadar bu arazilerin gelirlerini alırlardı.
• Paşmaklık: Padişahın annesi, kızları veya kız kardeşleri gibi saray kadınlarına verilen arazilerdir.
• Yurtluk ve Ocaklık: Bir bölgenin Osmanlı Devleti’ne katılmasında etkili olan ve devlete sadakatle
bağlılıklarını bildiren mahallî beylere verilen arazilerdir.
• Malikâne: Osmanlı Devleti’nin; fetihleri kolaylaştırmak ve teşvik etmek için seferlere katılan önemli
komutanlara, dervişlere ve ahilere fethedilen ülkelerde verilen topraklardır. İslam devletlerinden kalan
topraklardaki beylere ait mülklerin, padişah tarafından onlara bırakılmasıyla ortaya çıkan arazilerdir.
• Mukataa: Osmanlı maliyesinin vergi toplama biçimlerinden olan mukataa, geliri doğrudan merkez
hazinesine giden mirî arazileri de ifade eder.
Mülk arazi
Mülkiyeti kişilere ait olan topraklardır. Bu araziler, mirî araziden bir miktarının hükümdar tarafından
şahıslara verilmesiyle ya da yeni katılan bölgelerde daha önceden mülk olarak kullanılan yerlerin,
sahiplerinde bırakılmasıyla meydana gelirdi. Bu tür arazilerin Osmanlı toprağı içindeki miktarı çok
azdır. Geliri ve kullanma hakkı şahsın kendisine ait olan bu tür arazilere sahip olanlar; arazilerini
satma, vakfetme ve hibe etme hakkına sahipti. Mülk arazi öşrî ve haraci olmak üzere ikiye ayrılıyordu.
• Öşrî Topraklar: Fetihlerden önce sahipleri Müslüman olan veya fetih sırasında İslam’ı kabul eden ki-
şilere ait topraklara öşrî topraklar denilmektedir. Bu tür toprak sahipleri ürettikleri üründen belirli bir
miktarı “öşür” olarak devlete ödemekteydi. “Öşür” vergisi 1/10 olarak toplanmasına rağmen toprağın
verim durumuna göre 1/8 veya daha verimli yerlerde 1/5 oranında da alındığı olmuştur.
• Haracî Topraklar: Mülkiyeti gayrimüslimlere ait topraklardır. Bu tür topraklara sahip olan kişiler, bir
miktar nakdi haraç ödedikten sonra ekip biçtikleri ürünün verimine göre 1/5 ile 1/2 arasında vergi
öderdi.
193